Öfke Kolik Arkadaşlarla Sohbetteyiz.
Konu: 6. His/ Sezgisel düşünme? Nedir, Nasıl güçlenir?
Kemal:
Konuyu A.Ö.K Kanunları odağında tartışalım.
Medyadan bir haberle başlayalım; Ankara ve İstanbul'daki 3
cinayetin zanlısı A.F Ankara Batı Adliyesi 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde
telekonferans yöntemiyle ile ifade verdi. (1) A.F, "6. His filmindeki
çocuk ruhları görüyor bende mesajları görüyorum. Buda benim 6. yeteneğim"
dedi.
Ankara ve İstanbul'daki 3 cinayetin zanlısı A.F, Ankara'daki
G.D ile Rus sevgilisi E.R' yı öldürmek suçundan Ankara Batı Adliyesi 1. Ağır
Ceza Mahkemesi'nde sanık olarak ifade verdi.
İstanbul'daki ifadesinde de olayı anlattığını olayla ilgili
bir tasarlaması olmadığını söyleyen A.F, "Rusya için casusluk yaptığı
bilgisi bana verildiği için onları takip etmem istendi. Casusluk yaptığına dair
mesaj ağlımdan emin olursam gereğini yapmam söylendi. Uzun zaman takip ettim.
Olay günü 16 Eylül 2013 tarihinde G. D 'a teklifte
bulunmuştum kendisinin ortadan kaybolmasını bunun için gerekli yardımı
sağlayacağımı söyledim ama o bunu reddetti başka bir seçenek bırakmadı.
Kendisine sunduğum teklifi kabul etmedi" ifadelerini kullandı.
Serdar: Bu katile kim görev vermiş?
"Silahı almamın sebebi 11 yaşımdan beri görevler
alıyorum" diyen A.F, "İlk defa insan zarar vermemi gerektiren bir
görev aldım. Bende şöyle bir şey düşündüm; Fiziksel ve ruhsal sağlığımda bir
sorun olmadığına dair bir belge aldım ve bunu bir yeşil ışık gibi gördüm. Koskoca
Türkiye Cumhuriyeti bir akıl hastasının eline silah vermez diye düşündüm.
Olay günü tekrar geri geldim G. D ve E.R' bir yerden
gelmişlerdi önceki teklifi tekrar verdim. Beni ret edip küfür ettiler. Yapacak
bir şeyim kalmadı. İlk kime ateş ettiğimi hatırlamıyorum. Elimdeki av tüfeğiyle
ateş ettim. Daha sonra park halindeki aracıma binerek uzaklaştım. Daha sonra
Kütahya'ya gittim.
Bana gelen gizli güçler 43 plakalı bir araç almamı
söylediler. Bende aldım dikkat çekmemek için 43 plakalı bir araç aldım.
Kütahya'ya giderken benim karşıma 4 tane çadır çıktı. Bunu benim karşıma
çıkaran o güçtü. 4 tane benim için tam teşekküllü çadır bulunuyordu. Orada bir
buçuk ay yaşadım.
Bu bir buçuk ay sonunda Kütahya şehir merkezine indim.
Kütahya otogarına geçtim bilet alıp İstanbul'a gittim. İstanbul Beyazıt
meydanında işportacılık yaptım kıyafetlerimi sattım" şeklinde konuştu.
Can: Bu mesajlar
sana nasıl ulaşıyor?
11 yaşımda keşif ettiği gazeteler aracılığı ile mesajların
geldiğini söyleyen A.F, "Bana verilen ilk mesajlar gofret çalma gibi
mesajlardı sonrasında bu ziynet çalma gibi daha büyük mesajlar oldu. Başkası
bakınca göremiyor gazetelere 6. His filmindeki çocuk ruhları görüyor bende
mesajları görüyorum. Buda benim 6. yeteneğim" diye konuştu.
Caner: Araca
takip cihazını ne zaman yerleştirmiş?
Göktuğ Demirarslan'ın aracını takip edebilmek için 2 tane
cep telefonu aldığını belirten Filiz, ifadesinde şunları söyledi:
"2 tane cep telefonu aldığım biri bende durdu. Birini
de aracın altına yerleştirdim böylelikle sinyali tespit edebiliyordum. Telefonu
ne zaman aldığımı hatırlamıyorum yaklaşık 1 hafta sonra yerleştirdim."
Cinayeti işlediği silah için ise Filiz, "2013 Nisan
ayında Eryaman'daki kiraladığım evden çıktım. Arabada yaşamaya başladım. Riskli
şeyler yaptığım için Mayıs ayının başında silahı edindim. Amacım kendimi
güvende sağlamaktı" dedi.
Kemal: "Cezai
ehliyeti var mı?
Sanık avukatı F. V dava ile ilgili, sanıkla konuştuğunu vekâlet
alacağını belirterek, "Dosyayı inceleyip ayrıntılı beyanda bulunacağım
kendisi bunu yarmadığını ve yaptırıldığını söylüyor. Bunun için bir cezai
ehliyeti olup olmadığını araştırılmasını istiyorum" şeklinde beyanda
bulundu.
Müşteki avukatı ise sanığın öncelikle tutuklanmasını ve
Ankara'daki ceza evlerinden birine nakli istedi.
Herhangi bir hastalığının olmadığını söyleyen A.F,
"Akli melekelerim yerinde zaten silahı almadan önce akıl sağlığımın
yerinde olduğuna dair belge almıştım" ifadelerini kullandı.
Serdar: Akıl
sağlığının yerinde mi?
Dava sonucunda sanığın tutuklanmasına karar verildi. Sanığın
tutuklu bulunduğu Silivri Ceza İnfaz Kurumundan İstanbul Adliye kurumuna sevki
sağlanarak sanığın 16 Eylül 2013 tarihinde işlemiş olduğu iddia edilen suçuna
akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin sonucunu algılayıp algılayamadığı
davranışlarını yönlendirme yeteneğinin önemli derecede olup olmadığı
konularında rapor alınması istendi, Ankara'ya sevki ise bu aşamada reddedildi.
A.Ö.K.
K.1: Sağlık ve Mutluluk iş yerlerimizde Başlar. Evlerimizde
Devam Eder! Öfke Kolik lere Yer yok!
Can: Günlük hayatta olayın
sanığının benzeri onlarca kişiyle iletişim kurmak zorunda kalırız. Onların
potansiyel bir katıl olup olmadığını anlamanın tek yolu sezgisel düşünme
gücümüzün potansiyelidir. Eğer analitik düşünürsek böylesi potansiyel
katillerin kurbanları arasına girebiliriz. Yapmamız gereken 6. Hissimizi
kuvvetlendirmek, sezgisel düşünme gücüne yönelik beyin güçlendirme
eksersizlerine yönelmektir. (2)
Caner: Sezgilerimiz,
sosyal hayatta hızlı kararlar vermemizi sağlamak üzere evrimsel süreçte büyük
bir titizlikte hazırlanmıştır. Öyle ki saniyeler içinde birinden hoşlanıp
hoşlanmadığımıza, birine güvenip güvenmediğimize karar veriyoruz. Ayrıca,
karşımızdaki kişilerin davranışlarını tahmin edebiliyoruz. (2)
A.Ö.K. K.2: Lütfen Kalp
Kırmayalım. Öncelikle Kendi Kalbimizi! Yalanlara Yer Yok!
Kemal: Çoğu
meslekler uzmanlık sezgisi olmadan sürdürülemez. Doktorluk, polislik,
itfaiyecilik bunlardan birkaçıdır. Bu mesleklerde çalışanlar, insanların dış
görünüş ve tavırlarına bakarak hızlı, kolay ve düşük maliyetli kararlar
alabilirler.
Serdar: Beynimizin
sağ üst temporal bölgesi kıvrımları sezgisel düşünmeye ayrılmıştır. Genetik
olarak bu bölgemiz güçlü olabildiği gibi, sonradan belli teknikler uygulayarak
6. Hissimizi kuvvetlendirebiliriz.
Yukarıda katilin sebep olduğu olay gibi bazı durumlarda da, Sezgilerimiz
bazen sosyal hayatın dışında bizleri kötü bir yola sokabiliyor. Üstelik bunu
önceden tahmin etmek de mümkün olabiliyor. Katil yukarıdaki olayda bunu fark
edip, analitik düşünmeye geçememiş.
A.Ö.K. K.3: Şimdiyi
yaşayınız! Keşke, Asla, Her Zaman, Mutlaka Demeye son
veriniz!
Can: Katil ne acı
ki, hızlı yanıt veren sezgi sisteminde bir yanlışlık olduğunu fark edemiyor, eğer
bunu yapabilseydi, daha fazla çaba gerektiren analitik sistemini devreye
sokabilecekti, sonuçta yanlış kararlar vererek 3 kişiyi ve kendini yakmış oldu.
Caner: İşte bu
noktada şu soru akıllara geliyor: Eğer hayatta tek bir düşünme sistemi olsaydı,
hangisini seçerdiniz? Sezgisel düşünme mi, analitik düşünme mi?
İşverenler kriz anında, yüksek baskı altında verimli çalışabileceği
kişilere güvenmek ister.
Kemal: “Eğer
balta girmemiş topraklarda, avcılık ve toplayıcılıkla hayatımızı geçiriyor
olsaydık, tek ihtiyacımız olan sezgisel düşünme biçimi olurdu. Ancak modern
toplumda çevreden fazlasıyla uzağız. Artık sadece sezgisel düşünmeye bağlı
kalarak hareket edemeyiz.”
Serdar: Kimileri
bu soruya işte böyle yanıt veriyor. Aslında bir bakıma doğru; günümüzde çevre
dediğimiz şey, önceki çevreden epey farklı. Bu da bizlerin sezgilerini büyük
ölçüde değiştirdi.
A.Ö.K. K.4: Güç/Tüketim Sarhoşluğundan ayılalım. 6 S
Uygulayalım.
Can: Altıncı his
olarak adlandırdığımız sezgi, hepimizde mevcuttur. Ancak bu hissin gelişmesi
bizim ona dikkat etmemiz ve güvenmemiz sayesinde gerçekleşir. Birçoğumuz
sezgilerini farkında olmaz! Onu göz ardı ediyor. Hatta belki biz de farkında
olmadan bunu yapıyoruz. Nasıl mı? Sezgilerimizi göz ardı ettiğimizin işaretlerini
konuşalım:
Caner: Sık sık ‘Keşke içgüdülerime güvenseydim’
dediğimi biliyorum.
Hava tahmin raporları o günü güneşli gösteriyor, ancak içimden
bir ses yanıma şemsiye almamı söylüyor. Sonuç olarak hava tahminlerine
güveniyorum ve o akşam eve ıslanmış halde dönüyorum. Bu, kariyer değiştirmek,
farklı bir şehre taşınmak ya da sevgiliden ayrılmak gibi ciddi konularda ortaya
çıkan bir içgüdü olmayabilir. Ancak bu tür küçük içgüdülere güvenmeyi
öğrenmeliyim, böylece iç görüm artacaktır. Böylece, kariyer değiştirme gibi, daha
büyük meselelerde hissettiğim sezgilerimi fark etmem kolaylaşacaktır. Sezgiler
hepimizde mevcuttur, ancak sadece onlara güvendiğimizde gelişir.
A.Ö.K. K.5: Öfkeye Karşı Sünger Olmayalım.
Teflon Olalım. Günde 10.000 karar hedefimiz Olsun.
Kemal: Hiç
dinlenmiyorum!
Bir görevden diğerine, bir aktiviteden başka birine mi
koşuyorum? Kendimi sürekli bir telaş içinde buluyorum. Yapmam gereken şey her gün 10 dakika da olsa
kendime biraz zaman ayırmaktır. Böylece düşüncelerim, hislerim ve hayallerim
üzerinde kafa yorabilirim. Meşgul biri olarak bunu yapmaya zaman bulacağım.
Ancak sezgilerimle iletişimde değilsem, potansiyelimi tam anlamıyla
gerçekleştiremem.
Serdar: Sağlıklı
riskler almaktan kaçınıyorum?
Altıncı hissim aslında bana ne zaman sağlıklı bir risk almam
gerektiğini söyler ve bu genellikle egom kendimi buna hazır hissetmeden hemen
önce olur. Eğer yeni şeyler denemekten sürekli kaçmaya devam edersem, sadece
sezgilerimi göz ardı etme; aynı zamanda küçük oynamaya devam ederim. Sezgilerimi
dinleyeceğim, onlar bir yenilik yapmamı söylüyorsa bu muhtemelen o deneyimden
faydalanacağımı bildiği içindir.
A.Ö.K. K.6: Güler Yüz. Güzel
Duruş. Güzel Söz. Güzel Enerji göndermek bedavadır!
Can: Temelsiz
hissediyorum?
Hayatın bazı aşamalarında kaybolmuş ya da korkmuş
hissettiğim çok olur. Geçiş süreçlerinde, önemli ilişkiler başlar ya da
biterken, kariyerimde ya da ruhsal anlamda gelişme kaydederken… Fakat
sezgilerimle iletişimde olduğumda dayandığım temel, şartlar değişse de hep aynı
dengede kalan ruhumdur. Sezgilerim aynı zamanda karşılaştığım durumlara farklı
bakış açılarıyla yaklaşarak faydalı adımlar atmamı veya bunları büyük resmin
içinde görmemi sağlayacaktır. Gelecek belirsiz göründüğünde dahi sezgilerime
güvenmeyi öğreneceğim
Caner: Peki
sezgilerimize güvenmeye nereden ve nasıl başlamalıyız?
Kemal: Birden
aklımıza gelen fikirlere önem vermeye dikkat etmeliyiz!
Çünkü bu fikirler, üzerinde düşündüklerinizden farklıdır.
Bunların kaynağı sezgilerinizdir. Dolayısıyla bu fikirlere güvenmeyi öğrenin.
Einstein en önemli kuramlarını, sezgisel düşüncelerinin gücü olmadan
başaramazdı.
Serdar: Test edin!
Sezgilerime güvendiğimde ve güvenmediğimde neler olduğuna
dikkat etmeliyiz. İç sesimi bilinçli olarak bazı zamanlar dinler ve bazı
zamanlarda da dinlemem. Bir diğer deyişle sezgilerinizi test ederim. Bu şekilde
onları dinlemem ya da dinlememem gerektiğini kendim keşfederim.
A.Ö.K. K.7: Sağlıklı yaşayalım: Probiyotik
Beslenelim. Bol Kahkaha atalım. 10.000 adım yürüyelim. Alaturka
tuvalet kullanalım. Dijital detoks uygulayalım. Şükredelim ve
Dua edelim!
Can: Hissettiğim
şeyleri konuşmayı denerim!
Bu bir risk olsa da denemekten sakınmam. Sezgilerimin fısıldadığı
şeyleri insanlara sormaktan çekinmem. Mesela sokağımdaki bakkalın önceki gün
kapalı olmasının nedeniyle ilgili bir hissim varsa, bunu komşulara sorarım.
Hissettiğim şey doğru çıkarsa, sezgilerimi test etmiş ve haklı olduğumu görmüş
olurum. Nitekim yanlış çıksa da denemeye değer.
Caner: Sezgilerimize güvenmek, bizi, hayatta belki
de hiçbir şeyin sağlayamayacağı bir güven duygusuyla donatacaktır. Onları göz
ardı etmemeliyiz. Aslında avcı-toplayıcı olan atalarımız bile hem sezgisel hem
de analitik düşünmeden yararlanıyorlardı.
Kemal: Bu durumu
günümüzdeki iş dünyasına da uygulamak mümkün! İş yerlerimizde her gün türlü
türlü krizlerle karşı karşıya kalıyoruz. Patronlar, kriz anında, yüksek baskı altında
verimli çalışabileceği çalışanlara güvenmek istiyor. İş dünyasında her ne kadar
analitik düşünme ön plana çıksa da iş bu kriz zamanlarında sezgisel düşünme
sayesinde hızlı karar alma kapasitesi devreye giriyor. Bu da analitik düşünme
ve sezgisel düşünmenin bir arada olması gerektiğinin bir başka göstergesi.
A.Ö.K.
K.8: KAİZEN Uygulayalım!
Korkularımızı Unutalım. Yaşam Değerlerimiz için yaşayalım!
Serdar: Aşk hayatımızda 6. Hissimiz ne kadar
önemli?
Aşkı (ya da aşın verdiği huzuru) ararken, çoğu kez bana
gönderilen sinyalleri ve mesajları gözden kaçırırım. Doğru insanla karşılaşmış
olsam bile hayatın akışı içinde bu fırsatları ve ipuçlarını ne yazık ki
değerlendiremem.
Can: Fakat
birazcık yavaşlayıp sezgilerinize kulak verebilsem, 6. hissimin doğruyu olduğu
gibi gözlerimin önüne sereceğinden eminim. Tehlikeli bir durumla karşı karşıya
kaldığımda beni uyaracaktır ya da insanları anlamak ve iletişim kurmak
konusunda bana yeni yollar gösterecektir.
Caner: “Duygusal Özgürlük (Emotional Freedoom)” kitabından
5 sezgisel deneyim, aşk hayatınızla ilgili yapmamız ya da değiştirmeniz gereken
şeyler hakkındaki bize rehberlik niteliğinde edebilir!
A.Ö.K. K.9: Birbirimizi Akıllıca
Dinleyelim. Empati kuralım! Amaç kavga değildir. Öfkenin kök
nedenini yakalayalım!
Kemal: Beden dili
çok önemli!
Vücudumuz, dikkatimi çekebilmek için birçok yol kullanır.
Mesela beraber olduğum kişi kendimi iyi hissettirdiği bir anda tüylerim diken
diken olabilir. Onunla konuşurken ya da buluşmadan önce midem bulanabilir ya da
kendimi bitkin hissedebilirim. Kalp atışlarım, tansiyonum birden hızlanabilir
ya da yavaşlayabilir.
Serdar: Vücudumun
bu özelliğini ilişkilerimizde nasıl kullanabiliriz?
Can: Genelde
“içimden bir ses ….. diyor ki.” diyerek bahsettiğimde, bu analitik düşünce
kullanmadan düşünülen şeyler, mantıktan daha hızlı gelişen ve çoğu kez doğru
çıkan sezgisel düşüncelerdir.
Vücudum beni herhangi bir konuda uyardığında onu dikkate
alırım. Karnımda bir ağrı mı hissediyorum? Omuzlarım mı ağırlaştı? Ya da enerji
dolu ve heyecanlı mıyım? Vücudumun gönderdiği sinyalleri okumaya başladığımda,
kendim hakkında öğrenmek istediğim her şeyi bulabilirim. Bu sayede benim için
uygun olan ya da uygun olmayan partneri bulmam oldukça kolaylaşır.
Caner: Birde Déjà vu durumları oluyor!
Déjà vu, o anda yaşamakta olduğum bir olayı ya da konuştuğum
bir kişiyi daha önceden de yaşamışım gibi hissetmektir. Kısacası “Ben bu anı daha
önce yaşamıştım” dediğim onlarca olay hatırlıyorum.
A.Ö.K. K.10: Çözüm odaklı iletişim
kurulur. Ret edilemeyecek bir teklif yapılır. Sonuçta kazanan Akıllı
öfkemiz olacaktır!
Yaşadığım bu duygunun ilginç olduğunu düşünmek ve ondan
kaçınmak yanlış olur. Aslında yaşamakta olduğum bu deneyimi lehime çevirmeye çalışırım.
Güvendiğim bir arkadaşıma yaşadıklarımı anlatır ya da yazarım. İlişki
bağlamında deneyimlediğim bir déjà vu, o ilişkiye başlamam için gerekli olan
enerjiyi sağlar, o ilişkinin önemli olduğunu vurgular ve beni izlemeniz gereken
yol ile ilgili bilgilendirir.
Kemal: Romantikliğe
gelince, déjà vu o anda ne yapmam gerektiği ile ilgili önemli ipuçları
sağlayabilir. Ya da tam tersi, pişman olacağım bir ilişkiye başlamadan önce
durmam, bir şey yapmamam gerektiğini ve
şimdi geri dönmenin benim için daha iyi olacağını söyler.
Serdar: Birde Senkronizasyon durumu var!
Bu mükemmel zamanlama deneyimidir. Şarkı söylerken aynı
şarkının birden radyoda çalması, internette tanıştığım birinin ummadığım bir
anda karşımda belirmesi gibi şeyler “doğru yer, doğru zaman” dediğimiz
olgulardır
Can:
Senkronizasyonu özel hayatımızda nasıl kullanabiliriz?
Caner: Uyanık
olmalı ve içinde bulunduğumuz anda yaşadığımız senkronize olayların farkına
varmalıyız. Bazen doğru yerde, doğru zamanda bulunduğumuzu bize hissettiren
anlar olabilir. Bu anda gizli olan önemli dakikaları ortaya çıkarmalıyız.
Kemal: Geleceği
görmek önemli!
Bu, şu anda olan bir olaydan başka bir yerde yaşandığı halde
haberimizin olmasıdır. Örneğin, uzun zamandır haber alamadığınız bir
arkadaşınız birden anlamsız gelecek bir şekilde aklınıza gelir ve bir kaç saat
sonra size mesaj atabilir. Ya da binmek istemediğiniz ya da kaçırdığınız otobüs/tren/uçak
kaza yapabilir.
Serdar: Bunu özel
hayatımızda nasıl kullanabiliriz?
Sadece beynimiz değil, tüm vücudumuz sezgilerimize dayanarak
hareket eder. Vücudumuzda yaşanan değişikliklerin farkında olmalıyız. Yoga gibi meditasyona dayalı sporlar bana bu
konuda yardımcı oluyor. Yoga yaptığımdan
beri, daha önce yaşadığım deneyimlerime dayanarak aldığım bir tadı, duyduğum
bir sesi ya da kokladığım bir kokuyu çok farklı hissediyorum. Vücudumun farkına
varıyorum. Vücudumun gönderdiği sinyallerin farkına vardığımda, çevremden
aldığım mesajlar daha anlamlı hale geliyor.
Can: “Sezgisel
empati” yeteneğimi geliştiriyorum.
Bu, başka birinin gönderdiği sinyallerden etkilenmek
demektir. Mantıklı bir sebep aramaksızın birisinin hissettiği derin üzüntü
duygusunu içimde hissetmeme ya da yüzüme gülen birisinin bana beslediği
düşmanlığı hissetmemi sağlıyor.
Caner: Sezgisel
empatiyi özel hayatımızda nasıl kullanabiliriz?
Diğer insanların duygularına karşı hassasiyet göstermem
oldukça değerli bir yetidir fakat tabii ki dezavantajlarını da yanında getirir.
Örneğin, bir toplantıda biriyle tanıştıktan sonra birden kendimi yorgun
hissetmeye başladıysam, ona numaramı vermekten kaçınırım. Diğer insanların duygularını
okuyabilmek, üzerime almadığım sürece,
ikili ilişkilerimi geliştirir. Örneğin bayan arkadaşımın kötü bir gün
geçirdiğini hissettiğimde, onu yumuşatabilecek hamlelerle gönlünü kazanabilir
ve ona yardımcı olabilirim. Bu tarz
empatik yaklaşımlar ikili ilişkilerimi güçlendirir ve derinlik kazandırır.
Faydalanılan kaynaklar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder