Öfke Kolik Arkadaş Sohbet Ediyor.
Konu: Değişim körlüğü hayatımızı nasıl etkiliyor? Ne yapmalı?
Kemal: Diğer
yazılarım gibi, konuyu Akıllı Öfke Kazansın “A.Ö.K” kanunları
odağında tartışıyoruz.
Serdar: Doç. Dr.
Emel Gönene göre, trafikte cep telefonu kullanımı kaza riskini 4 kat arttırıyor.
"Kulaklık ile konuşmak da kaza riskini azaltmıyor".(2)
A.Ö.K. K.1: Sağlık
ve Mutluluk iş yerlerimizde Başlar. Evlerimizde Devam Eder! Öfke Koliklere
Yer yok!
Kemal: Gönene göre,
" Trafik kazalarında kazaya maruz kalan kişilerin büyük çoğunluğu maalesef
ilk kaza olduğu anda ölüyor. Bunların hastaneye ulaşabilenlerin yüzde 30'u ise
ilk gün kaybediliyor. Kalan hastaların ise yüzde 32'si ortopedi ve
travmatolojiye başvuruyor. Bunların da yüzde 30 kadarı kalıcı sakatlıklara
neden olan büyük kırıklarla oluşuyor.
Serdar: Cep
telefonu kullanmanın etkisi 8 promil alkole eşdeğer! Biz buna değişim körlüğü
diyoruz. Telefonla konuştuğumuz konuya konsantre olan beyin karşısına çıkan bir
motor, yaya, trafik ışığını algılamıyor. İnsanların büyük çoğunluğu böyle! Aynı
anda sadece tel bir şeye konsantre olabilir.
Can: Beynimizin
çalışma şekline yakından bakalım; Beynimiz çalışırken yaklaşık 12 Volt elektrik
üretir. Bu bir buzdolabının üçte birinden azdır. Beynimiz spot ışığı mantığı
ile çalışıyor. Telefonla konuştuğu olaya spot ışığını yöneltirken, yanından
geçen bir motosikletliye çarparak ölümüne neden oluyor. Ailesi de acılara
boğuluyor.
A.Ö.K. K.2: Lütfen Kalp
Kırmayalım. Öncelikle Kendi Kalbimizi! Yalanlara Yer Yok!
Caner: Örneğin
bir otelin resepsiyonunda form doldururken resepsiyon görevlisi değiştiğinde 3
kişiden sadece 1 kişi fark ediyor. Sebebi şöyle; İnsan beyni, insanların/nesnelerin
aniden yok olduğuna ihtimal vermez. Bu yüzden resepsiyon görevlisinin değişimini
görse bile, ihmal eder. Bunun gibi bir konuyu önemsiz gördüğünden enerji
harcamak istemez.
Kemal: “Değişim Körlüğü”
nün diğer tanımı da “Dikkat/Algı
Yanılsaması” dır dır. Bu nedenle önümüze konan sözleşmelerin satır
aralarını okumadan imzalarız. Lokantada yanlış garsonu çeviririz. Gün içinde
yaptığımız onlarca dikkat yanılsamasından bazen para kaybeder, bazen de trafikte
can alır veya canımızdan oluruz. İş kazalarının da çoğunluğu böyle gerçekleşir.
Serdar: Hırsızlar, yankesiciler bunu kullanarak bizleri
soyarlar. Kısa süre dikkatimizi başka yöne çekerek, cüzdanımızı kolayca
alırlar. Çünkü beynimiz aynı anda iki şeye birden dikkat edemez. İnsan dikkati
iki türlüdür;
§
Yukarıdan aşağı dikkat: Planlama kararlarını
böyle veririz.
§
Aşağıdan yukarıya dikkat: Duygusal kararları
böyle veririz. Örneğin T.V de çalan telefonu veya yan masada çalan telefonu
kendi telefonumuz sayarız.
Can: Günümüzde
direksiyonu dizleriyle çevirirken, mesaj yazanlar var. Kendisini yetenekli
sanıyor. Oysa aynı adamı trafiğe kapalı buzlu bir yolda, kulaklıkla lafa tutulursa
çuvallıyor. Gideceği yolunu bulamıyor.
Caner: İnsanların
% 98 i çoklu görevleri yapmakta başarısız olur. Gene de bunu yapmakta ısrar
ederler. Kendi canlarını ve başkalarının canlarını tehlikeye atarlar. İçlerinde
işlerini kaybedenler, servetlerini tüketenler, eşlerini çocuklarından olanlara
rastlarsınız. Nedeni; Beyinlerinin nasıl çalıştığını bilmemekten yatıyor.
Kemal: Yeryüzünde
telefonla konuşurken araç kullanımı becerisi düşmeyen hiç kimseyi bulamazsınız.
Kendilerine sorsanız, biri bile bunu kabul etmez. Kaza yaptıklarında da suçu
başkalarına atarlar. Huylu huyunu bırakmaz.
A.Ö.K. K.3: Şimdiyi
yaşayınız! Keşke, Asla, Her Zaman, Mutlaka Demeye son
veriniz!
Serdar: Sadece
ABD de bu değişim körlüğü yüzünden her yıl yaklaşık binlerce kişi ölüyor. On binlercesi
sakat kalıyor. Buna “İstem Dışı Körlük”
de diyoruz. Beyin telefonla konuşulan konuya odaklanıyor. Trafikte gördüklerini
filtreliyor. Gerçek gördükleri yerine, eski normal trafik görüntülerinden anıları
göstermeye başlıyor. Çoğu sürücü bunun farkında değil, yolda giderken mesaj
çekiyor, aynı anda sigarasını içiyor ve dizleriyle direksiyonu kullanıyor.
Can: Beyin çoğu
şeyi filtreler, böylece az elektrik harcar, hayatı kolaylaştırmak ister. Gün içinde
her taraftan görsel, işitsel, duyusal uyarıcılar alır dururuz. Beynimiz bunlardan
sadece en önemli olanlarını bize bildirir. Gözlerimizin görmesi faydasızdır.
Beynimiz çoğu şeyi filtreler. Biz bakarız ama gerçekte göremeyiz.
Caner: Beynimizde
kavramsal siyah noktalar oluşur. Çoğu olayda beynimiz bize gerçeği değil de,
gerçeğin bir versiyonunu göstermeyi seçer. Gözümüzün önünde bize bakan
cüzdanımızı veya anahtarlarımızı eğer kafamız başka önemli bir sorunla
meşgulken bu yüzden göremeyiz. Arabamızın alarmını çalışıp çalıştırmadığımızı
hatırlamayız. Tatile giderken suyu ve elektriği kapattık mı diye birbirimize
sorarız.
A.Ö.K. K.4: Güç/Tüketim Sarhoşluğundan ayılalım. 6 S Uygulayalım.
Kemal: Trafikte kulaklıkla
olsa bile telefonda öfkeli bir konuşma yaparsak, aniden önümüze çıkan bir
motoru gözlerimiz bakar ama görmez, motora çarpmaktan kurtulamayız. Odaklanma
gerektiren işlerde “Bakar körlük
katsayısı” yüksek olan kişileri çalıştırmak, bu yüzden tehlikelidir.
Serdar: Beynimiz
her gün hangi davranışları yapacağını otomatik belirler. Soğuk havada nasıl
giyineceğimize beynimiz karar verir. İster sek bunu değiştirebiliriz, beynimizi
hipnozla değiştirebiliriz. İstersek beynimizin sıradan dikkatini uç noktalara
taşıyabiliriz. Aşırı soğuk bir ortamda kendimize şuna benzer tekrarlar yapmak
işe yarar;
§
Ben ısı üretiyorum. Burası çok sıcak
§
Rahat etmem için, üstümdekileri çıkarmalıyım.
§
Sıcak dalgası yüzüme vuruyor. Klima var ama
soğutmuyor.
Can: Akşam işten
eve döndüm. (2) Zihnim hala işteki bir sorunla boğuşurken kapıyı çaldım. Eşim,
açtı. “Merhaba” dedim, öpücük kondurdum. Bir süre sonra yemeğe oturdum. Kapıyı
gülümseyerek açan o güzel kadının yüzünden düşenin bin parça olduğunu gördüm. Neye
sinirlendiğini bilmediğimi fark ettim. İlgili, sevgi dolu biri olarak hemen
olarak hemen sordum.
A.Ö.K. K.5: Öfkeye Karşı Sünger Olmayalım.
Teflon Olalım. Günde 10.000 karar hedefimiz Olsun.
– Hayatım canını sıkan bir şey mi var?
– Saçlarımın rengini beğenmedin galiba, hiç bir şey
söylemedin.
Bir anda 13. Cuma filmini müziği kulaklarımda çınlamaya
başladı. Bu noktadan sonra vereceğim hiç bir yanıt beni içine düştüğüm çukurdan
çıkaramaz; “fark etmedim” desem ayrı bir dert, “beğendim” desem ayrı bir dert,
“beğenmedim” seçenek bile değil.
Caner: Hepimiz
benzer durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Çevremizde olan biteni, etrafımızda
olan değişiklikleri hemen fark ederiz sanırız. Hiç bir detayı atlamayacağımızı
düşünürüz. Ne de olsa hiç bir şey dikkatimizden kaçmaz. Oysa dikkatimiz sadece
sınırları olan bir kaynak değil aynı zamanda birçok bilişsel ve psikolojik
faktöre bağlı sonlu miktarda bir kaynaktır.
A.Ö.K. K.6: Güler Yüz. Güzel
Duruş. Güzel Söz. Güzel Enerji göndermek bedavadır!
Kemal: Dünyayı
algılayışımızda dikkatin önemine ilk olarak, Bilişsel psikolojinin kurucusu
Ulric Nessier’in ortaya atmıştır. Bu yüzde mahkemelerde, görgü tanıklarının
sanıldığı kadar da güvenilir olmadığı fark edilmiştir. Bilişsel Psikolojide “Değişim Körlüğü” kuramına göre; görüş
alanımız içindeki her şeyi tam olarak algılamıyoruz. Her ne kadar çevreden
gelen uyaranların tamamı beynimize ulaşsa da beynimiz sadece eldeki göreve ait
ya da başka bir deyişle dikkatin verildiği uyaranların filtrelerinden geçerek
zihnimizce algılanmasını sağlıyor.
Serdar: Nessier sabah saatlerinde tan ağarmak üzere
iken pencereden dışarı baktığında ya camda odanın yansımasına ya da dış dünyaya
odaklandığını ancak ne kadar istese de ikisine birden dikkatini veremediğini
fark ediyor. Hangisine dikkatini verirse diğeri odaktan çıkıyor. Nessier bu
durumu “Seçici Görme” olarak
adlandırıyor. Çevremizdeki zengin uyaranları bilinçli bir şekilde algılamak
için bir miktar dikkatin gerekli olduğunu ortaya koyuyor.
A.Ö.K. K.7: Sağlıklı yaşayalım: Probiyotik Beslenelim. Bol
Kahkaha atalım. 10.000 adım yürüyelim. Alaturka tuvalet
kullanalım. Dijital detoks uygulayalım. Şükredelim ve Dua
edelim!
Can: Etrafımızdaki
zengin görsel şölenin her detayını algıladığımızı, hatırladığımızı düşünüyoruz
gündelik hayatlarımızda. Oysa değişim körlüğü ve dikkat eksikliğine bağlı
körlük çalışmaları bir görüntüden diğerine geçerken çevremizde olan bitenin
detaylı bir kaydını tutmadığımızı hatta doğal ortamlarda dahi beklenmedik
olayları algılamadığımızı gösteriyorlar.
Gerçekte görsel dünyamızın çok azını deneyimliyoruz. Bu deneyim
eksikliği ve algılarımıza olan aşırı güvenimizin gündelik hayatımıza yansımaları
olması kaçınılmaz. Önce eğlenceli olanlardan başlayıp daha ciddi olanlara doğru
gidelim.
Caner: Görgü
tanıklığı: Görgü tanıklığının sanıldığı kadar güvenilir olmamasının
nedenlerinden biri de bakarken görmememiz. Örneğin bir suça tanık olduğumuzda
elinde silah olan saldırganın silahına dikkatimizi odakladığımızda kişinin
fiziksel özelliklerine ilişkin detayları algılamıyoruz. Ancak yaşadığımız
olayın anlamlı olabilmesi zihnimiz için önemli. Bu nedenle kişinin fiziksel
özelliklerine ilişkin detayları gerçekte o kişiye ait olmayan özelliklerle
dolduruyoruz. Değişim körlüğü ve dikkat eksikliğine bağlı körlük üzerine
yapılan çalışmalardan haberdar olmak sağlıklı ve güvenilir bir adalet sistemi
için olmazsa olmaz koşullarından biri; ne de olsa tanıklarınız ne kadar
güvenilirse doğru kişiyi suçlu olarak yakalama şansınız o kadar fazla.
Kemal: Çok görevlilik
(Multitasking): Dikkatimiz sonsuz miktarda ve sınırları olmayan bir kaynak
değil aksine dikkat kapasitemiz sınırlı. Buna rağmen aynı anda birçok işi
yapmak hepimizin en sevdiği aktivitelerden olsa gerek. Elde edilen veriler cep
telefonu ile konuşan sürücülerin görüş alanlarındaki nesnelere baksalar bile
görmekte zorlandıklarını, algılamadıklarını gösteriyor. Kısacası araç
kullanırken birden çok işle ilgilendiğimizde dikkat eksikliğine bağlı körlük
yaşıyoruz.
Serdar: Araç
kullanan herkesin en az bir tane “Bu nereden çıktı görmedim” dediği olay
olmuştur. Eğer özel olarak dikkat etmiyor ve beklenmedik olaylara karşı hazır
değilsek görüş alanımız içinde duran kamyonu, sola dönen motosikletliyi ya da
topları yola kaçmak üzere olan çocukları fark etmeme olasılığımız çok yüksek.
A.Ö.K. K.9: Birbirimizi Akıllıca
Dinleyelim. Empati kuralım! Amaç kavga değildir. Öfkenin kök
nedenini yakalayalım!
Can: Peki bakar körlüğün
üstesinden gelmek mümkün mü? Dikkatimizin sınırsız olduğu fikri konfirmasyon
yanılgısına tipik bir örnek olarak karşımıza çıkıyor. Dikkatimizi çeken
değişiklikleri, beklenmedik olayları algılayıp hafızamıza kaydederken
dikkatimizden kaçan olaylardan haberdar bile olmuyoruz. Dolayısı ile
dikkatimizi değerlendirirken kullandığımız bütün veriler dikkatimizden hiç bir
şeyin kaçmayacağı fikrini destekleyen veriler oluyor. Kısacası dikkatimize olan
güvenimiz bir yanılgıdan ibaret.
Caner: Dikkatimizi
bir nesneye odakladığımızda diğer nesneleri algılamayız. Bu beynimizin normal işleyiş
süreçlerinin bir doğal bir parçası! Bu sayede dikkat gerektiren birçok işi
kolaylıkla yapabiliyoruz. Bakar körlük bilişsel kapasitemizi verimli
kullanabilmemizin bir yan ürünü. Gündelik hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan
bakar körlüğü yok etmek mümkün değil.
Kemal: Bilişsel
yeteneklerimizin sınırlarının farkında olmak yeterlidir. Sezgilerimizin bizi
aldatabileceğini bilmeliyiz. Dikkatimizin sınırlı olduğuna dair somut kanıtlara
aşina olmalıyız. Bakar körlüğü ortadan kaldıramasak da çevremizi daha iyi
algılamaya başlayabiliriz. Bu gördüklerimizi hatırlamak konusunda önemli bir
başlangıç noktası olur. Ne de olsa insanın sınırlarını bilmesi başarılı
olmasının temeli.
A.Ö.K. K.10: Çözüm odaklı iletişim kurulur. Ret
edilemeyecek bir teklif yapılır. Sonuçta kazanan Akıllı öfkemiz olacaktır!
Son söz: Önemli
olan, neye baktığımız değil, neyi gördüğümüzdür.
Faydalanılan kaynaklar:
1.
www.ensonhaber.com
2.
www.
Haberturk.com