21 Ocak 2018 Pazar

Günde Sadece, 2 Dakika Bedensel Biliş! Mutluluğa Merhaba! Strese Elveda! Üstelik Bedava…





4 Öfke Kolik Arkadaş Sohbet Ediyor.
Konu: Bedensel Biliş!

Kemal: Diğer yazılarım gibi, “Bedensel Biliş” konusunu, Akıllı Öfke Kazansın “A.Ö.K” kanunları odağında tartışıyoruz.

A.Ö.K. K.1: Sağlık ve Mutluluk iş yerlerimizde Başlar. Evlerimizde Devam Eder! Öfke Kolik lere Yer yok!

Serdar: Her sabah aynanın karşısında 2 dakika kahkaha atınca güne güzel başlıyorum.
Can: Bir iş görüşmesine girmeden evvel tuvalette 2 dakika vücudumu yüksek enerji durumuna sokuyorum. Görüşme öncesinde motivasyonum ve enerjim dışarıdan fark edilecek derecede yükseliyor.
Caner: Bu uygulamalara “Bedenlenmiş Biliş” (Embodied cognition) deniyor. (1) Bedenlenmiş biliş bir felsefe! Buna göre, bilişsel durumlarımı, vücudumun duruş ve hareketlerini değiştirerek etkileyebilirim.
Kemal: Beynim ve omuriliğimden oluşan merkezi sinir sistemimden söz ediyorum. Bu sistem, bedenimdeki bütün süreçlerin üst kontrol santrali gibi görev yapar.
Beynim ve omuriliğim, bedenimin her noktasından, çeşitli duyu organlarım aracılığıyla aldığı verileri kullanıyor.  Bu verileri değerlendirip, nasıl bir tepki veya tepkiler dizisi üretilmesi gerektiğini hesaplıyor.
Serdar: Merkezi sinir sistemime bilgi taşıyan 5 temel duyum var:
·         Görme,
·         İşitme,
·         Koku,
·         Tat
·         Dokunma,
Bunun dışında ağrı, kaşınma, gıdıklanma gibi duyularda söz konusu!

A.Ö.K. K.2: Lütfen Kalp Kırmayalım. Öncelikle Kendi Kalbimizi! Yalanlara Yer Yok!

Can: Birde, beynime ve omuriliğime bedenimin durumu hakkında bilgiler aktaran “beden duyularım” var;
·         İç organların gerginliği,
·         Eklemlerimin açısı,
·         Derimin gerginliği,
·         Kaslarımın boyu ve boylarındaki değişimin hızı,
·         Tendonlarıma binen yük miktarı,
·         Derimin altındaki katmanlardan taşınan farklı tipte hisler…
Bu ve bunlar gibi onlarca farklı duyu tipi, ben farkında olmasam da, her saniye milyonlarca “bit”lik duyu bilgisini merkezi sinir sistemime aktarır.

Caner: Bu duyular sayesinde beynim, bedenimin nasıl bir hareket yaptığını bilir. Uzaydaki üç boyutlu bedensel durumumu değerlendirir. Az sonra yapacağım bir hareket için yüzlerce kasımın her birine nasıl emirler göndereceğini hesaplar.  Daha nice karmaşık hesaplamayı, bana hiç fark ettirmeden her an gerçekleştirir.

Kemal: Kısacası, bedenimin her türlü durumuna dair bilgiler, hiç durmaksızın sinir sistemime adeta “akar”. Hal böyle olunca, bedenimdeki her türlü değişiklik, beynime bilgi olarak gönderilir.  Beynimin tepki vermesi sürecinde bu bilgiler esas alınır.

Serdar: Özellikle sabahları ayna karşısında kahkaha atarım. Bunu yaparak beynimin “kendini daha mutlu hissetmesini” sağlarım! Yüzümdeki gülme kaslarından çıkan “geri bildirim” sinyalleri, beynime “komik ve keyif verici bir durum” olduğu sinyalini gönderir. Beynim, daha önceden devreye soktuğu bağlantıları yine devreye sokar. Ben 2 dakika öncesine göre, kendimi “daha mutlu” hissetmeye başlarım. Bedensel biliş, bu kadar basit!

Can: Bu konuda bir deney var! Mizahi bir yazı okuyan bir gruba “dişlerinin arasında yatay olarak bir kalem tutmaları” söyleniyor.
Bu şekilde, bir kalemi dişlerinizin arasında yatay olarak ısırıp dudaklarını gerecek bir duruşla metni okuyan gurup beynini maniple ediyor. Metni ağızlarında kalem olmadan okuyanlara göre daha “komik” bulurlar! Yanak kaslarımızdaki kasılmalar, espri anlayışımızı doğrudan etkiliyor.

Caner: Bir başka çalışmada güneş gözlüğü takan insanlarla ilgili! Bu durum onları, güneşli havalarda daha sakin yapıyor.
Hepimizin bildiği gibi, güneşli bir günde açık havada bulunmak, refleks olarak kaşlarımızı çatmamıza neden olur. Bu refleks aslında gözümüze giren ışık miktarını azaltmaya yöneliktir. Fakat yüzümüzün asılmasına engel olamayız. Çatılan kaşlarımızla, kızgın bir yüz ifadesine bürünürüz.
Sonuçta bedensel geri-bildirim mekanizması çalışır. Göze gelen yoğun güneş ışığı, bizi daha sinirli yapar. Bunun önüne geçmenin en kolay yolu ise, bir güneş gözlüğü kullanmak! Olmadı, gölgelik bir yer bulmak…

A.Ö.K. K.3: Şimdiyi yaşayınız! Keşke, Asla, Her Zaman, Mutlaka Demeye son veriniz!

Kemal: Öğrendiklerim ışığında, zihinsel performansımı belli amaçlar doğrultusunda yönetebilirim;
·         Kendimi zayıf veya güçsüz hissedersem; sadece iki dakika boyunca “açık duruş” dediğim bir duruşta beklerim.
·         Topluluk karşısında konuşmak gibi cesaret isteyen bir görevim olduğunda, mikrofona geçmeden önce, sessiz-sakin bir yerde, gene açık duruş sergilerim.
Açık duruş dediğim, “Süpermen Duruşu” dur. Ayakta, ayaklar iki yana açık, eller belde ve omuzlar dik! İki dakika sonunda kan dolaşımımda stres işareti olan kortizol hormonun azalır. Cesaret verici testosteron artar. Etkilerini de hemen hissederim. Deneyin ve görün! Üstelik bedava! Olumlu değişikliği hissedin!

 Serdar: İrade gücümü artırmak istersem, kaslarımı hafif sıkıp gevşeterek bir egzersiz yaparım. Çok faydalı olur. Gergin kaslarım, irademi kuvvetlendirir. Karatecileri hatırlayın! Kiremitlere vurmadan önce, kaslarını gererler.

Can: Çözülmesi zor bir probleme daha iyi yoğunlaşmak için, iki dakika kollarımı kavuştururum. Çaprazlanmış kolların “sebatı” artırdığı deneysel olarak gösterilmiş durumda.

Caner: Çok stresli olduğumda kısa bir süre sırt üstü uzanırım. Alternatif düşünceler üretmemi kolaylaştırır. Kolları kavuşturmak yeterli gelmezse, bir de bunu denerim…
Bazen de, hazır yere uzanmışken bir 10 dakika kestiririm. Hafif bir uyku (ama daha uzun olmasın) bilişsel performansımı dikkat çekici ölçüde artırıyor.

Kemal: Konuşurken elimi kolumu sürekli hareket ettiririm? Konuşmama eşlik eden beden hareketleri (jestler) hem daha kolay konuşmamı, hem de mesajın karşıya daha net ulaşmasını sağlıyor.
Karşımdaki insanın duygularını daha iyi anlamak için, onun hareketlerini taklit ederim. Empati kurmanın en iyi yollarından birisidir. Evet, bedenimle zihnimi kontrol etmek aslında bu kadar basit! Deneyin ve görün…

A.Ö.K. K.4: Güç(2)/Tüketim Sarhoşluğundan ayılalım. 6 S Uygulayalım.      

Serdar: Vücut dilimi güçlendirmenin en kestirme yolu, içten bir kahkaha patlatmak!(2)
Bilim adamlarına göre, kahkaha stresin aksine hareket ediyor. Stres hormonu kortizol seviyesini azaltıyor. Bu da sağlığımıza iyi geliyor…

Can: ABD’deki Maryland Üniversitesi kahkaha araştırmaları uzmanı Robert Provine, anlatıyor; Örneğin ‘ha ha ha’ derken, gülüyoruz, nefesimizi tutuyoruz, kan basıncımız artıyor ve kalp atışlarımız hızlanıyor, vücudun farklı bölgelerini zorluyoruz.” Vücuttaki olumlu etkileri ise kahkaha sırasında değil sonrasında ölçülüyor.

Caner: Maryland Üniversitesi’nden kardiyolog Michael Miller, kahkahanın kan damarları üzerindeki etkilerini araştırıyor. Bu deneye sağlıklı, sigara kullanmayan 20 gönüllü katıldı. Deney sırasında bazı filmlerden sahneler izlediler. İlk önce Steven Spielberg’in 2’inci Dünya Savaşı sırasında geçen Er Ryan’ı Kurtarmak adlı filmi gösterildi.
Filmin açılış sahnesinde, Normandiya kıyılarında ölmek üzere olan askerler kanlı yakın plan görüntüleriyle görülüyor ve buna kasvetli bir müzik eşlik ediyor. Deneklere 48 saat sonra ise izlerken kahkahalar atabilecekleri komedi filmleri gösterildi.

Kemal: Bütün katılımcılar “Er Ryan’ı Kurtarmak” adlı filmi stresli buldu. Buna ek olarak damarlarında da daralma gözlendi. Ancak komedi filmlerini izledikten sonra damarlar tekrar genişledi.

Serdar: Kardiyolog Michael Miller daha sonra kahkaha yerine müziğin damarlar üzerindeki etkisini araştırdı. Neredeyse bütün katılımcılar "Heavy Metal" ve "Rap" müziğini nahoş olarak tanımladı. Tahmin edilebileceği gibi damarlarda da daralma oldu. Denekleri mutlu bir ruh haline sokmak için en sevdikleri müzik türünü laboratuvara getirmeleri istendi. Ve çoğu "Country" müziği tercih etti.

A.Ö.K. K.5: Öfkeye Karşı Sünger Olmayalım. Teflon Olalım.  Günde 10.000 karar hedefimiz Olsun.

Müzik ve kahkaha deneylerinin sonuçları: İyi bir kahkaha, en sevilen müziği dinlemek kadar güçlü bir etkiye sahip. İkisi de damarları rahatlatıyor.

Can: Loma Linda Üniversitesi (3) tarafından yapılan araştırma var;
·         Gülmek, stres hormonu kortizolün beyin üzerindeki zararlı etkisini azaltıyor
·         Gülmek, hafıza kaybının önüne geçiyor.

Caner: Okan Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa, şunların altını çiziyor;
·         Kahkaha, yaşlanmaya bağlı hafıza kaybı için iyi bir "ilaç" ,
·         Gülmek, kahkaha atmak ve mizah, insana iyi geliyor.
·         Stres, alerjileri kötüleştiriyor.
·         Stres beyni mental hastalıklara karşı duyarlı yapıyor.
·         Stres ileri yaştaki kişilerde hafızayı kötüleştirip, öğrenmeyi zorlaştırıyor.
·         Nedeni ise, stresin beyin hücrelerine zarar veren kortizol üretimini artırması.

Kemal: Diyabetli ve sağlıklı olan ileri yaştakilerden oluşan iki gruba oluşturuldu. Görsel tanımlamayı, öğrenme yeteneğini ve hafızayı ölçen testler hazırlandı. Teste girmeden önce 20 dakika komik video seyrettirildi. İleri yaştaki üçüncü grup ise bu teste videoları izlemeden girdi.
·         Testten önce komik video seyredenlerde kortizol seviyesi, seyretmeyenlere göre düşük çıktı.
·         Diyabeti olan grupta kortizol seviyesi azaldı ve hafızada ilerleme gerçekleşti.”
Serdar: Dr. Şenbursa’nın verdiği bilgilere göre;
·         Mizah, beynin hafıza bölümü olan hippocapmustaki nöronlara zarar veren kortizol gibi hormonları azaltıp, kan basıncını düşürüyor
·         Mizah, kan akışını artırarak iyilik hali sağlıyor.
·         Kahkaha atmak ve mizah, keyif ve ödül hissi veren endorfin ve dopamin salınımını artırıyor.

Can: Öğrenme yeteneği ve geri çağırma gibi kognitif komponentler yaşlandıkça daha zorlu hale geliyor. Akıl, vücut ve ruh birliği yaşam kalitesini artırmada ileri yaştakiler için çok daha önemli. Dr. Şenbursa’ya göre, yaşa bağlı hafıza bozuklukları olanlar, eğlenceli ve yararlı mizah terapilerine girmeli!

Caner: Eğlenceli ve komik insanları tercih ederim. Bu tür insanlarla, yalnız olduğumdan çok daha fazla gülüyorum. Gülmenin bulaşıcı olduğunu söyleyenler haklı!(4)

Kemal: Sık sık ve içten gülmek vücudumun hastalıklarla mücadele etmesine yardımcı olur. Gülmek vücudumdaki kortizol seviyesini düşürerek stresimin azalmasına yardım eder.

Serdar: Gülmek oldukça iyi bir egzersiz! Güldüğümde, yüzümdeki, midemdeki ve diyaframımdaki kaslarımı güçlendiriyorum. Spor salonunun yerini almaz, ancak biraz gülmek vücuduma iyi geliyor.

Can: Günlük hayatımda vücudumu sağlıklı tutmak için içten gelerek 15 dakika güldüğümde 40 kalori yakmış olurum. Diyet mi? Gülmek daha kolay!

Caner: Yapılan çalışmalara göre 15 dakika gülmek ömrümü 2 gün arttırabilir. Gülerek daha uzun yaşayabileceğimi biliyorum!

Kemal: Sabahları kahve içmeyi sevmiyorum? Hiç sorun değil. Uyandıktan kısa bir süre sonra gülmek vücutta bir fincan kahveyle benzer etkilere neden oluyor. Her sabah kalktıktan sonra gülmeyi deneyerek ve nasıl canlandığının sen de farkına var!

Serdar: Yapılan çalışmalar arkadaş bulma kriterlerinden biri olan dış görünüşten daha üst sırada çekici gülümsemenin olduğunu gösteriyor. Yakışıklı olmasam da, gülümsemenin gücünden yararlanıyorum.

Can: Komik bir film seyrettiğimde, kan dolaşımımın arttığını biliyorum. (5) Güldüğümde damarlarımın kenarları gevşiyor ve esniyor. Bu yüzden bol bol gülüyorum. Kalbim bana teşekkür ediyor.

A.Ö.K. K.6: Güler Yüz. Güzel Duruş. Güzel Söz. Güzel Enerji göndermek bedavadır!

Caner: Kahkahalarım, vücut sağlığım için olumlu etkileri olan bir dizi mekanizmayı harekete geçiriyor;
·         Bağışıklık sistemim güçleniyor,
·         Enerjim artıyor,
·         Ağrılarım azalıyor,
·         Stresin zararlı etkilerine karşı korunuyorum.
Kahkaha, bağışıklık sistemimi güçlendirir. Kahkaha esnasında stres hormonları azalır ve böylece hastalığa karşı direnci arttıran bağışıklık hücreleri, enfeksiyonla mücadele eden antikor üretimini artırır.

Kemal: Kahkaha bütün vücudumu rahatlatıyor. Güçlü bir kahkaha yaklaşık 45 dakika boyunca kaslarımın rahatlamasına ve gerginliğimin azaltılmasına iyi gelir. Stresimi hafifletiyor.

Serdar: Kahkaha, grup bağlarımı güçlendiriyor ve ekip çalışmamı gelişiyor. Çatışmaların yatıştırılmasında, sorunların çözülmesine yardımcı oluyor.

Can: Stresi olmayan bir insan düşünülemez. Ama istediğimde, stresle başa çıkabiliyorum. Sadece kahkaha atarak… “İnsan stresliyken nasıl kahkaha atsın” demeyin! Kahkaha yogası ile işe başlayın. (7)

Caner: Olumsuz stres günümüzde sağlığın bir numaralı düşmanı! Vücudun stres tepki mekanizması tarih öncesi zamanlarda gelişti. Binlerce yıldır, Stres anında vücut aşırı derecede fiziksel harekete ihtiyaç duyan “savaş veya kaç” tepkisine hazırlanır. Bunun için kana stres hormonları ve nöropeptidler salgılanır. Bu tepki, insanüstü fiziksel bir beceriye enerji sağlar. “Savaş veya kaç” tepkisi bağışıklık, dolaşım, sindirim ve cinsel sistemler de dahil, bir dizi önemli vücut sistemlerini kapatır veya işlevini bozar.

Kemal: Stresli olduğumuzda şunlar olur;
·         Vücudum, olası bir yaralanma durumuna hazırlanır. Bunun için (artan kan basıncına karşı) kılcallar da dahil pek çok kan damarını kanamayı azaltmak için daraltır,
·         Savaşmak için enerjiyi sağlamak amacıyla kanımıza yüksek miktarda glikoz boşaltır (vücudun şeker kontrol sistemini bozan),
·         “Savaş ya da kaç” tepkisi için kas gruplarını şişirir.

Serdar: Tarih öncesi zamanlardaki stres, sadece arada sırada oluşan durumlardı ve organizma bozulan sistemleri yeniden düzenleyebilmek için yeterli zamana sahipti. Ancak, günümüzde vücuda stresle ilgili maddelerin sürekli salınımına neden olan, kronik strese sahibiz.

Can: Yaşamımızdaki stres kaynaklarının fazlalığı, şiddeti ve sık tekrarı bizlerde fiziksel ve psikolojik problemlere neden olur. Birçok bilimsel çalışma, akut ya da kronik stresin ciddi sağlık sorunlarına neden olduğunu ispatlıyor;

Caner: Yüksek tansiyon, migren, kalp hastalığı, kalp krizi, sindirim rahatsızlıkları, cilt sorunları, astım ve diğer alerjik koşullar, diyabet, kanser, kronik yorgunluk, anksiyete nöbetleri, depresyon, kaygı durum bozukluğu, panik atak, uyku sorunları, yeme bozuklukları, peptik ülser, zayıf bağışıklık fonksiyonu, kronik ağrı, dikkat eksikliği, alkolizm ve uyuşturucu vb. gibi birçok hastalığın oluşumunda stres en büyük etkendir.

Kemal: Ayrıca stres bağışıklık sistemi üzerinde çok etkilidir. Soğuk algınlığı gibi basit gördüğümüz rahatsızlıklardan, ciddi kanser hastalığına kadar geniş bir yelpazede sağlığı olumsuz etkiler.

Can: Stres ile baş etmek için çok çeşitli yöntemler olmasına karşın kahkaha yogası bunlar içinde en etkilisidir. İçten kahkaha atmanın, zihnimiz ve vücudumuz üzerinde, derin, kısa ve uzun vadeli etkileri vardır.

Caner: Kahkaha, vücudumuzdaki stres kaynaklı kimyasalların ve hormonların seviyelerini hızla düşürür. Bu kayda değer düşüş iki dakika içerisinde gerçekleşir ve gün boyunca sürer. Stres dolaşım, sindirim, cinsel ve bağışıklık sistemleri de dahil olmak üzere, sistemlerin çalışmasını engellerken, kahkaha fizyolojik sistemleri çalıştırır ve destekler.

Serdar: Stres; endişe, korku ve duygusal sorunları artırıp, öğrenme yeteneğini bastırırken, kahkaha; yaratıcılık, takım çalışması, üretkenlik, verimlilik ve motivasyon gibi nitelikleri artırır. Stres hastalıkları, depresyonu ve ıstırabı destekler.

A.Ö.K. K.7:  Sağlıklı yaşayalım: Probiyotik Beslenelim. Bol Kahkaha atalım. 10.000 adım yürüyelim. Alaturka tuvalet kullanalım. Dijital detoks uygulayalım. Şükredelim ve Dua edelim!

Kemal: Bilim, bedenin sahte ve gerçek kahkahayı ayırt edemediğini kanıtlamıştır. Kahkaha yogası, bilişsel düşünceler dahil olmadan, yetişkinlerin sürekli içten gelen kahkahaya ulaşmalarını sağlayan tek tekniktir. Normalde, doğal kahkaha üzerinde bir fren işlevi gören entelektüel sistemleri devre dışı bırakır.

Can: Gülme esnasında şunlar olur:
·         Vücudumuzdaki birçok kas uyarılır,
·         Ağrı ve acıya toleransımız artar,
·         Otonom sinir sistemime etki yapılarak stres hormonlarının salınımı olumlu yönde değiştirilir.
·         Kahkaha esnasında özellikle karım kasları gerilir ve bu gerilme karın bölgesinin düzleştirir.

Caner: Kahkaha atmanın formda kalmak yönünde fizyolojik etkisi ile birlikte, psikolojik etkisi de söz konusudur. Yapılan çalışmalar göstermiştir ki; mutlu insanlar, mutsuz insanlardan daha zayıf ve daha formdadır. Gülme eylemi yemeğe olan düşkünlüğü azaltır. Mutsuz ve depresif insanlarda yeme eğilimi artar. Zamanla bu eğilim kontrolsüz hale gelir.

Kemal: Gülmek beyindeki oksijen düzeyini bir anda artırır ve beynin en önemli 2 besininden(glukoz ve oksijen) biri olan oksijenden çok daha iyi yararlanmasını sağlar. (9)

Serdar: Tümör ve kanser gibi hastalıklarla mücadele eden savunma hücrelerimizin hem sayısını hem de fonksiyonelliğini artırır. Gülmek, bu hastalıklarla mücadeleci ruhumuzu artırır.

Can: Kaslarımızın özellikle de mimik kaslarımızın çalışmasını yani kasılıp gevşemesini sağlar. Güldüğümüzde yüzümüzdeki ortalama olarak 15 kas birlikte çalışır.

Caner: Kahkaha atmak, cinsel yaşamı da olumlu etkiler.

A.Ö.K. K.8:  KAİZEN (8) Uygulayalım! Korkularımızı Unutalım. Yaşam Değerlerimiz için yaşayalım!

Serdar: Beynin sakinleşmesinde oldukça önemli olan gülmek o an için kişinin daha mantıklı fikirler üretmesini sağlar.

Kemal: Kahkaha atmak, kan basıncımızın normale dönmesini sağlar. Böylece hipertansiyon sorunumuzu çözer.

Can: Kahkaha ve gülmek sindirim sistemi için özel bir öneme sahiptir. Gülme esnasında sindirim sistemi organları daha aktif olur. Sindirim süreci biraz daha hızlanarak sindirime yardımcı olur.

Caner: Kahkaha esnasında akciğerlerde tam anlamıyla boşalma durumu gerçekleşir. Solunum derinliğimiz artar. Akciğerlerimizin gerçek kapasitelerinin aktif olmasını sağlar. Bunun sonucunda vücuda alınan oksijen miktarı da artar.

Serdar: Kahkaha atmak; Antikorlar, T hücrelerimizi çoğaltır. Böylece daha az hastalanırız.

Kemal: Gülme alışkanlığı olan kimseler daha rahat ve iyi bir uyku düzenine sahiptir.

Can: Gülmenin şeker hastalarına pozitif etkisi bildirilmiştir.

A.Ö.K. K.9:  Birbirimizi Akıllıca Dinleyelim. Empati kuralım! Amaç kavga değildir. Öfkenin kök nedenini yakalayalım!

Caner: Kalp için oldukça faydalıdır. Kahkaha atmak, kalp krizini azaltır. Gülmek, sinir sistemini bastırır. Agresifliği belli seviyeye kadar azaltır. İnsanların rahatlatır. Günde sadece 2 dk.’ lık gülmek 45 dk’lık rahatlamaya eşdeğerdir.

Can: Çocuklar günde ortalama olarak 300 kez gülerken bizler yetişkinler olarak günde sadece 17 kez güleriz. Yaşlandığımız için gülmüyor değiliz, gülmediğimiz için daha üzgün ve yaşlı oluyoruz. Kahkaha atmanın keyfini yaşayabilmek için kendimize fırsatlar yaratalım:

Kemal: Seyrettiklerimize dikkat edelim: Boş zamanlarımızda seyrettiğimiz stres yüklü hatta saçma sapan film veya programlar yerine daha komedi ağırlıklı filmler izleyelim. Bizi kahkaha atmaya yönlendiren dizi veya filmlere ağırlık verelim.

Serdar: Gülmek için ne zaman karikatür dergisini kurcaladık? Karikatür dergilerini almaya ve incelemeye özen gösterelim. Gülmek için bir neden oluşturalım.

Caner: Tek başımıza kahkaha atmak epey zordur. Bunun yerine kahkahalarımızı çevremizle paylaşarak daha güzel bir anı yaşayabiliriz. Unutmayın kahkaha atmak bulaşıcıdır ve gerçek zevki de o zaman ortaya çıkar.

Caner:’’ Hayat size limon veriyorsa limonata yapın!’’ cümlesini hatırlayıp, hayatımıza uygulayabiliriz. Farklı bakış açısından bakamadığınız için gülümsemekten uzak kalmayalım.

Kemal: Hayatı çok fazla ciddiye almayalım. Sonuçta hayat dediğimiz nedir ki? Ciddiyet kahkahayı azaltır.

Serdar: Mizah dergilerine abone olalım. Video: İnternetten komik video ya da resimlere bakabiliriz. Bizi güldüren olayları da mutlaka arkadaşlarımızla paylaşalım. Bu sizi daha da güldürecektir.

Can: Sonuç olarak beyninizi gülmeye odaklayalım. Güldükçe gülesimiz gelir. Zihin-beden ilişkisi çift yönlü bir ilişki! Tam tersinden de ele alınabilir. Olumlu duygular hissederek de hastalıklarımızı iyileştirebiliriz. Negatif duygular bizi hasta edebiliyorsa pozitif duygular ve şükran duymak sağlığımızı koruyor olamaz mı?

Caner: Dr. Liponis geçmiş ya da gelecek için endişelenmenin kişiyi alt üst etmeye yeteceğini söylüyor. Bunu aşmanın yolu ise şimdiki ana odaklanmak ve kısa bir gözden geçirme yapmaktır. 
Serdar: İki kolum, iki de sağlam bacağım var, iki gözüm de görüyor, nefes alabiliyorum. Ağrı duymuyorum, bugün yemek yedim, açlıktan ölmüyorum. Yatacak yerim de var.

Can: Vay canına o zaman kendimi gayet iyi hissediyorum. Hayat güzel. "

Kemal: İnsanların sağlıkla ilgili en büyük sorun; enflamasyonlar! Örneğin, streptokok bakterisi boğaza yerleşip boğaz ağrısına neden oluyor. Bağışıklık sistemi iş başına geçer ve akyuvarlar bakteriyi yok etmek için hücuma geçer.
Bu süreçte bu bölgede kan dolaşımı artar, hastalıklı bölgede yaklaşık 150 milyar yani normalin üç katı akyuvar antikor üretimi yapar.  Akyuvarlar çalışırken bu bölgede şişme kızarma ve enflamasyon oluşur, hatta ateşimiz bile çıkabilir. Yani akyuvarlar enfeksiyonu yok etmek için savaşır ancak arkalarında enflamasyon bırakırlar. Bu sorun Amerika'daki yeni en büyük ölüm sebepleri arasına girmiştir.

A.Ö.K. K.10:  Çözüm odaklı iletişim kurulur. Ret edilemeyecek bir teklif (9) yapılır. Sonuçta kazanan Akıllı öfkemiz olacaktır!

Can: Dr. Liponis,  bağışıklık sisteminin duygulara tepki verdiğini söylüyor. Kaygı, öfke, korku gibi stresli duygular aynı akyuvar hücrelerini devreye sokuyor ve saldıracak hastalıklı hücre olmasa bile geride tehlikeli bir enflamasyon izi kalıyor. Akyuvar hücrelerinin üzerinde yüzey reseptörleri bulunur. Endorfin, dopamin, serotonin, adrenalin gibi kimyasallar nöro transmitter denen beyne duygu sinyallerini ileten kimyasallardır.

Serdar: Akyuvarlar yüzeylerindeki reseptörler sayesinde bu kimyasalları algılayarak üzgün olduğunuzu anlıyor ve harekete geçiyorlar. Ve geride enflamasyon bırakıyorlar. Yani bedeninizde hastalıklı hücre olmasa bile hissettiğiniz negatif duygular bağışıklık sisteminizi alarma geçiriyor.

Kemal: Şükran duymak, sevgi ve merhamet hormonlarını devreye sokar, negatif duygu moleküllerini uzaklaştırır. Böylece akyuvarlar her şeyin yolunda olduğu mesajını alır ve devreden çıkarlar. Akyuvar sayısı azalır, enflamasyonlu hücre sayısı azalır ve kişi kendini daha sağlıklı ve iyi hisseder.
Serdar: Beden ve zihin ayrılmaz bir bütündür. Örneğin kaygılı, yorgun ya da stresli olduğumuzda bedenimiz bir tepki verir, ya grip oluruz ya migren tutar ya da mide ağrıları başlar. Oysa bu bedenimizin zihnimize verdiği tepkiden başka bir şey değildir.

Can: Son söz: Beden- zihin ilişkisi iki yönlü ise, bedenimizi kullanarak zihnimize iyi olduğumuz mesajı veriyoruz. Güçlü vücut dili, kahkaha yogası ve şükran duygusu! Bu saydıklarımın hepsi bedava! Üstelik sağlık, mutluluk ve başarımızı garantiliyor.
Benden önermesi!

Kemal: Bu yazıdaki öneriler, yer alan görüşler belirtilen kaynaklar esas alınarak oluşturulmuştur. Öneri ve tavsiyeler sadece bilgilendirme amaçlıdır. Sağlığınızı, kariyerinizi, güvenliğinizi ilgilendiren konularda konunun uzmanlarına muayene olmadan, bilgi, görüş almadan karar vermeyiniz. Mümkünse aynı doğrultudaki görüş, teşhis ve önerileri konunun farklı uzmanlarına doğrulatınız.

“Gülmeden geçen bir gün harcanmış demektir. Charlie Chaplin

Faydalanılan kaynaklar:

(1) https://www.sinancanan.net/beden-uzerinden-zihin-kontrolu/
(10) https://cellabencuya.blogspot.com.tr/2017/05/zihin-ve-beden-iliskisi.html




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder