http://teach2.us/t/NaOmAEa8
Mahşerin Dört Öfkelisi; Kemal, Can, Serdar, Caner "
Akıllıca Dinleme" yi
Tartışıyor…
Kemal: Saldırgan öfkeli biriyle konuşurken akıllıca
dinlemeye çalışırım.
Söylenenlerde palavra, yalan ve gerçekleri nasıl ayırt
ederiz?
Serdar: Akıllıca dinlemeye geçtiğimde aradaki farkları ayırt etmeye başlarım.
B u sayede öfkenin kök
nedeni/sorunu bulurum.
Sonrasında yapılacak
bellidir.
Akıllı Öfke' nin 10 Kanunu
devreye girer.
Can: Kök sorunu ortadan
kaldıracak ret edilemeyecek bir teklife sıra gelir.
İşte
bütün mesele bu!
Serdar: Benim palavralara karnım tok
diyebilirim.
Palavra/yalan/öfke
sarmalında daha fazla kalmayacağım.
Palavraların
beni uyuşturması güvenli olsa da sürdürülebilir değil!
Kemal: Şunu fark ettim;
Yıllardır önce kendime palavralar sıkarmışım.
Ardından kendi palavralarıma inandığımı fark etmemişim.
Sonrada inandığım palavraları gerçekmiş her keslere yaymışımda haberim yokmuş!
Caner: Oysa tüm gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu olduğunu hesaba katmamışım.
Gerçekler ortaya çıkınca da her seferinde benim kafam atar!
Serdar: Günümüzde
fonksiyonel beyin görüntüleme artık mümkün!
Yapılan işe göre beyindeki özel
devrelerin yeri de farklılaşıyor.
Kemal:
Bir dürtüyü baskılarken, yalan
söylerken, beynimde
farklı bölgeler çalışırmış!
Beynin ön loplarında –frontallobes- baskılamanın
ölçülebildiğini biliyoruz.
Can:
İrlanda’daki Trinity College’den Hugh Garavan’e göre;
Özellikle beynin sağ lopunun bu
alanda daha etkin olduğunu belirtiyor!
Kafatası içi manyetik uyarı
(transcranial magneticstimulation) ile baskılamayı görüntülemek mümkün!
Ameliyat gerektirmeyen bir yöntem
bu!
İstendiğinde geçici olarak devre dışı
da bırakılabiliyor.
Böyle durumlarda, denekler dürtü
kontrolünde daha beceriksiz olmaya başlıyor.
Caner: Garavan’a göre;
Çalışan
bellek engellenirse, öz denetim de tekliyor.
Kemal: Palavralara/Yalanlara/Saldırgan öfkeye karşı irademi güçlendirmem mümkün!
Gündelik
yaşamda insanlarla akıllı iletişime geçmem yeterli.
Serdar: Kendine palavralarına/ yalanlarına
inananlarla iç içe yaşıyoruz.
Bu
kişilerin çoğu öfke kolik davranışlarla saldırıya geçiyor.
Bunu
fark etmeye, vücut dillerini iyi okuyarak başlarım.
Bu
bana, empati verir, öfkenin kök nedeni bulmamı sağlar.
En
önemlisi bu tarife uyan biriyle karşılaşırsam;
Akıllı Öfke' nin 10 Kanunuyla karşılık veririm.
Kemal: A.Ö.K No: 9 hatırlayın;
“Birbirimizi
Akıllıca Dinleyelim.
Empati
kuralım!
Amacımız
kavga olmasın.
Öfkenin
kök nedenine odaklanalım.
Caner: Öz denetimimi kuvvetlendiriyorum.
Palavra/Öfke/Yalan
dürtülerimi frenleniyor?
Kemal: Ben de faydasını görüyorum. Özgüvenimi
güçlendirmek işe yarıyor.
Dürtülerimi
frenlemenin yolu öz denetim mekanizmama bağlı!
New
York’taki Columbia Üniversitesi’nden psikolog Şalter Michael’e göre;
“Bazı
insanlar, daha güçlü bir iradeye sahiptir.”
Can: Ben sigarayı çok zor bıraktım.
Özdenetimin
eskiden beri zayıftı.
Bunu
yeni fark ettim.
Dürtü
kontrolüne yaşamın erken evrelerinde başlasaydım, iradem daha güçlenirdi.
Serdar: Özdenetimi
güçlendirmenin, yaşam boyu sağlık ve mutluluğun anahtarı olduğu bir gerçek?
Caner: Mischel’e göre, bazı insanlar
kendilerini diğerlerine göre daha iyi kontrol ediyor!
Burada
sosyo-ekonomik faktörlerin devreye giriyor.
Stanford
Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada;
Daha
akıllı çocukların daha şanslı olduğu gösterilmiş.
Kemal: Akıllı çocuklar dürtüsel
davranışlara daha az eğilimli oluyor!
Özellikle
sözel IQ’ları yüksek olanlar şanslı!
Can: Özlem Aytuğ’ a göre, Özdenetim yalnızca zekâ ve
yetiştirme ile ilgili değil!
Genetik
ve çevresel faktörlerde etkilidir.
Eğitim,
sosyalleşme geçmişi iradeyi etkiliyor.
Caner: Zekâ ile dürtü sellik
arasındaki ilişki var.
“Zekâ
ile düşüncesizce hareket etme eğilimi ters orantılıdır.
Düşük
zekâlı çocuklar şansızdır.
Dürtü
sel hareketlere eğilimliler!
Onlar
davranış bozukluğuna daha yatkınlar!
Zekâ
ve otokontrol beyinin sağ ve sol bölgeleri tarafından desteklenir.
Kemal: Zeki çocuklar eğitim
ve sosyalleşmeye daha açık oluyor!
Serdar: Çünkü bu çocuklar daha
iradeli!
Akıllı
Öfke davranışlarını ve dürtülerini kontrol ediyorlar.
Onlar
kolay öğrenirler.
Can: Fakat her akıllı çocuk, öz
denetim sahibi değildir!
Tüm
akıllılar olumlu davranışlar göstermez.
Bazen,
yüksek zekâ saldırgan öfke de getirir!
Caner:
Bazı durumlarda, zekâ;
Dürtülerini
kontrol edemeyen çocuklar için dez avantaj olur.
Daha
yıkıcı sonuçlar doğurur.
Kemal: Yaşlandıkça beynimi daha
aktif kullanmam gerekiyor.
Bir
insanın beynindeki ön loplara bakmak yetmez!
O
kişinin düşünmeden hareket edip etmeyeceğine karar veremeyiz!
Ancak;
Yaşa
bağlı olarak ortaya çıkan bazı belirtiler var.
Bu
yönde ipuçlarını konuşalım.
Serdar: Ön loplar beynin en geç
olgunlaşan kısımlarıdır.
Yirmili
yaşlara kadar bu bölgenin gelişimi tamamlanır.
Can: Ergenlik dönemindeki
çocukların kanları bu nedenle kaynar!
Onlar,
heyecan verici olaylara daha yatkın olurlar.
Disiplin
altına giremezler.
Caner: Ergenlikte işler farklılaşırlar!
Keyif
ve ödül içerikli deneyimler ortaya çıkar.
Gerçekte,
temel dürtülerini kontrol etme yetenekleri herkes de farklıdır.
Serdar: Yaşlandıkça da aslında
yeni-yetmelere dönüşürüz.
İçimizden
geldiği gibi davranmaya başlarız.
Yaşlandıkça
dürtü-kontrol devrelerimiz eskisi gibi çalışmaz!
Kendimizi
kontrol etmemiz zorlaşır.
Kemal: Biraz da kadın, erkek
arasındaki farkları konuşalım.
Erkeklerde Saldırgan,
Kadınlarda Korkak Öfke ağırlıklıdır!
Erkekler
dürtülerini kadınlar kadar iyi kontrol edemez!
Kız
çocukları erkeklere göre daha uysal ve söz dinler.
Can: Oysa erkek çocuklar
farklıdır!
Öfke
nöbetleri, dikkat eksikliği çokça görüyor.
Hiperaktivite
bozukluğu, anti sosyal kişilik bozukluğu daha fazladır.
Erkek
çocukları dürtü kontrolü sorunları yaşarlar.
Bu
farklılık kısmen beyindeki seks hormonlarına bağlıdır.
Caner: Garavan’a göre;
Kadınların
dürtü kontrolü âdet döngüsünde farklılaşıyor.
Bu
durum hormonların etkisinden!
Can: Lexington’daki
Kentucky Üniversitesi’nden psikolog Suzanne Segerstrom’a göre;
İnsanlar iradelerini kullanırken
fizyolojik olarak değişir.
“Kalp Ritmi Değişkenliği –Heart Rate
Variability-HRV” farklılaşır;
Örneğin;
Havuç yerken kalp ritmimiz değişir.
Kurabiye tabağından uzak durmaya
çalışırken kalp ritmimiz farklılaşır.
Stres düzeyimiz değiştikçe kalp
ritmimiz artıp, azalır.
Farklı koşullara uyum sağlamaya
çalışırken kalbimiz buna tepki gösterir.
Duygusal ve zihinsel değişimlerde
kalbimiz buna uyum sağlar.
Caner: Bazı insanlar farklıdır.
Her
türlü cazip öneriye karşı direnebilir!
Kalp
ritmi artıp düşebilir.
(Kaynak:
PsychologicalScience, vol 18, p 275).
Bu
belli belirsiz kalp ritmi değişikliğidir.
Fizyolojik
“dur ve plan yap” tepkisi ortaya çıkar.
Kalp
Ritmi yüksek insanlar, cazip önerilere daha kolay direniyor.
Onların
iradeleri doğuştan güçlüdür.
Kemal: Florida State
University’den sosyal psikolog Roy Baumeister şöyle diyor;
İrade
yalnızca bir metafor değildir!
Öz
denetim, bir iç kuvvet ve güce ihtiyaç duyar.
Yapmak
istemediğimiz bir şeyi her yaptığımızda enerjimiz düşer!
Depoladığımız
iradenin bir kısmı tükenir.
“Dolayısıyla
iradeyi çalıştırmak, kasları çalıştırmak gibidir”
“Kullanılan
kaynakların yerine yenisini koymalıyız.
Bunun
için zaman gereklidir.
Serdar: Stresle başa çıkmaya
uğraşmak, kaynaklarımızı tüketir.
Örneğin
kan glikoz düzeyimizi takviye edince irademiz güçlenir.
İrade
gerektiren bir egzersizi tamamlamadan önce bu işimize yarar.
Şekerli
meşrubat içirilen deneklerin egzersiz öncesi iradeleri artar.
Tatlandırıcılı
meşrubat içenlere göre iradelerini randımanlı kullanırlar.
(Kaynak:
PsychologicalScience, vol 19, p 255).
Can: “Bilinç ve efor gerektiren
davranışlarımız ise enerjimizi tüketir.”
Örneğin
sigarayı bırakmak zordur.
Sahip
olduğunuz iradenin tümünü silip süpürebilir.
Dolayısıyla
irademizi güçlendirmeliyiz;
Sigara
bırakma sürecinde, depoda yeterli irade kalmaz.
Yeni
egzersiz rejimi irade bulamayız.
Sağlıklı
beslenme planı için irademiz düşer.
Caner: Sonuç;
Aynı
anda hem sigarayı bırakıp!
Hem
diyet yapıp kilo veremeyiz!
İkisinde
aynı anda başarılı olamayız.
Bu
konuda “salam politikası” öneriyorum;
Önce
sigara bırakalım.
Sonra
kilo vermek için diyet ve egzersize başlayabiliriz.
Bu Akıllı Öfke' nin 10 Kanunuyla uyumludur.
İşe
de yarar!
Kemal: Garavan ve ekibinin beyin
görüntüleme deneylerine göre;
Pratik
yapmak özdenetimi güçlendirir.
Beynimizin
eğitimi ise yaşlanmayı durduruyor.
Beynimizin
farklı bölgelerini kullanmak irademizi güçlendirir!
Beynimizi
kullandıkça özdenetimimiz artar.
Can: Baumeister şöyle diyor;
Özdenetim
güçlenirse, yaşamın her alanında irademiz artar.
Yaşamın
başka alanlarındaki özdenetimimiz güçlenir.
Örneğin
bir egzersiz programına sadık kalmak irademizi güçlendirir.
Başka
bir programa da sadık kalmak için bize özdenetim gücü verir.
Caner: New York Üniversitesi’nden
Peter Gollwitzer’e göre;
“Nerede-Ne
zaman-ve-Nasıl” planları irademizi güçlendirir.
İsteksizlik,
fobiler ve öfke dozunu böyle azaltabiliriz!
Düzgün
plan yapmak irademizi güçlendirir.
Özdenetim
güçlendirmek, bilinçli zihinsel eforumuzu arttırır!
Kemal: Örneğin;
Her
pazartesi, saat 20 de jimnastik salonuna gitme planımız olsun;
Bu öfkemiz
azaltır.
Haftanın
herhangi bir günü jimnastik salonuna gitme hedefi ise irademizi zayıflatır;
Bu
Potansiyel kararsızlığa girer!
Böyle
durumda öfkemiz tetiklenir!
Bilinçli
bir planlama işe yarar.
Böylece
enerji depomuzu tümüyle tüketmeyiz.
Enerjimizi
daha hızlı ve daha randımanlı kullanırız.
Serdar: Sonuç olarak,
Sağlıklı,
mutlu ve başarılı bir yaşam için;
Akıllı Öfke' nin 10 Kanunu na uygun davranışlarımız
hayatlarımızı güzelleştirir.
Can: Özetliyorum:
Genç, yaşlı, kadın, erkek
olarak “Akıllıca Dinleme” yeteneklerimizi
güçlendirelim.
Beynin sağ bölgesi sayısal, sol
bölgesi duygusal zekâ faaliyetlerini kontrol ediyor.
Her iki bölgenin çalışıyor tutmamız
irademizi kuvvetlendirir.
Bilim insanları, sayısal ve duygusal
zekâyı yeterli bulmuyorlar!
Sosyal zekâ ve ruhsal zekâ
kapasitemizi ölçmeye başladılar.
Akıllı Öfke' nin 10 Kanunlarıyla farklı konulardaki zekâmızı
güçlendiririz.
Serdar:
İrademizi güçlendirmek ile kaslarımızı güçlendirmek aynı mantıkla
çalışır.
Küçük de olsa başarılı olacağımız
her öz denetim uygulaması irademizi kuvvetlendirir.
Böylece sigarayı bırakmak gibi, daha
yüksek irade gerektiren olaylara gücümüz olur.
Yapmamız gerekense bellidir.
Bizleri kuşatan "öğretilmiş
çaresizlik kafesinden dışarı çıkacak ilk adımı atabilme cesaretini
gösterebilmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder