11 Kasım 2017 Cumartesi

Akıllıca Dinleme Üzerine Bir M-a-n-i-f-e-s-t-o...




                                                            http://teach2.us/t/NaOmAEa8

Mahşerin Dört Öfkelisi; Kemal, Can, Serdar, Caner "

Akıllıca Dinleme" yi Tartışıyor…

Kemal: Saldırgan öfkeli biriyle konuşurken akıllıca dinlemeye çalışırım.
Söylenenlerde palavra, yalan ve gerçekleri nasıl ayırt ederiz?

Serdar: Akıllıca dinlemeye geçtiğimde aradaki farkları ayırt etmeye başlarım.
B u sayede öfkenin kök nedeni/sorunu bulurum.
Sonrasında yapılacak bellidir.
Akıllı Öfke' nin 10 Kanunu devreye girer.

Can: Kök sorunu ortadan kaldıracak ret edilemeyecek bir teklife sıra gelir.
İşte bütün mesele bu!

Serdar: Benim palavralara karnım tok diyebilirim.
Palavra/yalan/öfke sarmalında daha fazla kalmayacağım.
Palavraların beni uyuşturması güvenli olsa da sürdürülebilir değil!

Kemal: Şunu fark ettim;
Yıllardır önce kendime palavralar sıkarmışım.

Ardından kendi palavralarıma inandığımı fark etmemişim.
Sonrada inandığım palavraları gerçekmiş her keslere yaymışımda haberim yokmuş!

Caner: Oysa tüm gerçeklerin bir gün ortaya çıkma gibi kötü bir huyu olduğunu hesaba katmamışım.
Gerçekler ortaya çıkınca da her seferinde benim kafam atar!

Serdar: Günümüzde fonksiyonel beyin görüntüleme artık mümkün!
Yapılan işe göre beyindeki özel devrelerin yeri de farklılaşıyor.

Kemal: Bir dürtüyü baskılarken, yalan söylerken, beynimde farklı bölgeler çalışırmış!
Beynin ön loplarında –frontallobes- baskılamanın ölçülebildiğini biliyoruz.

Can: İrlanda’daki Trinity College’den Hugh Garavan’e göre;
Özellikle beynin sağ lopunun bu alanda daha etkin olduğunu belirtiyor!
Kafatası içi manyetik uyarı (transcranial magneticstimulation) ile baskılamayı görüntülemek mümkün!
Ameliyat gerektirmeyen bir yöntem bu!
İstendiğinde geçici olarak devre dışı da bırakılabiliyor.
Böyle durumlarda, denekler dürtü kontrolünde daha beceriksiz olmaya başlıyor.

Caner: Garavan’a göre;
Çalışan bellek engellenirse, öz denetim de tekliyor.

Kemal:  Palavralara/Yalanlara/Saldırgan öfkeye karşı irademi güçlendirmem mümkün!
Gündelik yaşamda insanlarla akıllı iletişime geçmem yeterli.

Serdar: Kendine palavralarına/ yalanlarına inananlarla iç içe yaşıyoruz.
Bu kişilerin çoğu öfke kolik davranışlarla saldırıya geçiyor.
Bunu fark etmeye, vücut dillerini iyi okuyarak başlarım.
Bu bana, empati verir, öfkenin kök nedeni bulmamı sağlar.
En önemlisi bu tarife uyan biriyle karşılaşırsam;
Akıllı Öfke' nin 10 Kanunuyla karşılık veririm.

Kemal: A.Ö.K No: 9 hatırlayın;
“Birbirimizi Akıllıca Dinleyelim.
Empati kuralım! 
Amacımız kavga olmasın. 
Öfkenin kök nedenine odaklanalım.

Caner: Öz denetimimi kuvvetlendiriyorum.
Palavra/Öfke/Yalan dürtülerimi frenleniyor?

Kemal: Ben de faydasını görüyorum. Özgüvenimi güçlendirmek işe yarıyor.
Dürtülerimi frenlemenin yolu öz denetim mekanizmama bağlı!
New York’taki Columbia Üniversitesi’nden psikolog Şalter Michael’e göre;
“Bazı insanlar, daha güçlü bir iradeye sahiptir.”

Can: Ben sigarayı çok zor bıraktım.
Özdenetimin eskiden beri zayıftı.
Bunu yeni fark ettim.
Dürtü kontrolüne yaşamın erken evrelerinde başlasaydım, iradem daha güçlenirdi.

Serdar: Özdenetimi güçlendirmenin, yaşam boyu sağlık ve mutluluğun anahtarı olduğu bir gerçek?

Caner: Mischel’e göre, bazı insanlar kendilerini diğerlerine göre daha iyi kontrol ediyor!
Burada sosyo-ekonomik faktörlerin devreye giriyor.
Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada;
Daha akıllı çocukların daha şanslı olduğu gösterilmiş.

Kemal: Akıllı çocuklar dürtüsel davranışlara daha az eğilimli oluyor!
Özellikle sözel IQ’ları yüksek olanlar şanslı!

Can: Özlem Aytuğ’ a göre, Özdenetim yalnızca zekâ ve yetiştirme ile ilgili değil!
Genetik ve çevresel faktörlerde etkilidir.
Eğitim, sosyalleşme geçmişi iradeyi etkiliyor.

Caner: Zekâ ile dürtü sellik arasındaki ilişki var.
“Zekâ ile düşüncesizce hareket etme eğilimi ters orantılıdır.
Düşük zekâlı çocuklar şansızdır.
Dürtü sel hareketlere eğilimliler!
Onlar davranış bozukluğuna daha yatkınlar!
Zekâ ve otokontrol  beyinin sağ ve sol bölgeleri tarafından desteklenir.

Kemal: Zeki çocuklar eğitim ve sosyalleşmeye daha açık oluyor!
Serdar: Çünkü bu çocuklar daha iradeli!
Akıllı Öfke davranışlarını ve dürtülerini kontrol ediyorlar.
Onlar kolay öğrenirler.

Can: Fakat her akıllı çocuk, öz denetim sahibi değildir!
Tüm akıllılar olumlu davranışlar göstermez.
Bazen, yüksek zekâ saldırgan öfke de getirir!

Caner: Bazı durumlarda, zekâ;
Dürtülerini kontrol edemeyen çocuklar için dez avantaj olur.
Daha yıkıcı sonuçlar doğurur.

Kemal: Yaşlandıkça beynimi daha aktif kullanmam gerekiyor.
Bir insanın beynindeki ön loplara bakmak yetmez!
O kişinin düşünmeden hareket edip etmeyeceğine karar veremeyiz!
Ancak;
Yaşa bağlı olarak ortaya çıkan bazı belirtiler var.
Bu yönde ipuçlarını konuşalım.

Serdar: Ön loplar beynin en geç olgunlaşan kısımlarıdır.
Yirmili yaşlara kadar bu bölgenin gelişimi tamamlanır.

Can: Ergenlik dönemindeki çocukların  kanları bu nedenle kaynar!
Onlar, heyecan verici olaylara daha yatkın olurlar.
Disiplin altına giremezler.

Caner: Ergenlikte işler farklılaşırlar!
Keyif ve ödül içerikli deneyimler ortaya çıkar.
Gerçekte, temel dürtülerini kontrol etme yetenekleri herkes de farklıdır.

Serdar: Yaşlandıkça da aslında yeni-yetmelere dönüşürüz.
İçimizden geldiği gibi davranmaya başlarız.
Yaşlandıkça dürtü-kontrol devrelerimiz eskisi gibi çalışmaz!
Kendimizi kontrol etmemiz zorlaşır.

Kemal: Biraz da kadın, erkek arasındaki farkları konuşalım.
Erkeklerde Saldırgan, Kadınlarda Korkak Öfke ağırlıklıdır!
Erkekler dürtülerini kadınlar kadar iyi kontrol edemez!
Kız çocukları erkeklere göre daha uysal ve söz dinler.

Can: Oysa erkek çocuklar farklıdır!
Öfke nöbetleri, dikkat eksikliği çokça görüyor.
Hiperaktivite bozukluğu, anti sosyal kişilik bozukluğu daha fazladır.
Erkek çocukları dürtü kontrolü sorunları yaşarlar.
Bu farklılık kısmen beyindeki seks hormonlarına bağlıdır.

Caner: Garavan’a göre;
Kadınların dürtü kontrolü âdet döngüsünde farklılaşıyor.
Bu durum hormonların etkisinden!

Can: Lexington’daki Kentucky Üniversitesi’nden psikolog Suzanne Segerstrom’a göre;
İnsanlar iradelerini kullanırken fizyolojik olarak değişir.
“Kalp Ritmi Değişkenliği –Heart Rate Variability-HRV” farklılaşır;
Örneğin;
Havuç yerken kalp ritmimiz değişir.
Kurabiye tabağından uzak durmaya çalışırken kalp ritmimiz farklılaşır.
Stres düzeyimiz değiştikçe kalp ritmimiz artıp, azalır.
Farklı koşullara uyum sağlamaya çalışırken kalbimiz buna tepki gösterir.
Duygusal ve zihinsel değişimlerde kalbimiz buna uyum sağlar.

Caner: Bazı insanlar farklıdır.
Her türlü cazip öneriye karşı direnebilir!
Kalp ritmi artıp düşebilir.
(Kaynak: PsychologicalScience, vol 18, p 275).
Bu belli belirsiz kalp ritmi değişikliğidir.
Fizyolojik “dur ve plan yap” tepkisi ortaya çıkar.
Kalp Ritmi yüksek insanlar, cazip önerilere daha kolay direniyor.
Onların iradeleri doğuştan güçlüdür.

Kemal: Florida State University’den sosyal psikolog Roy Baumeister şöyle diyor;
İrade yalnızca bir metafor değildir!
Öz denetim, bir iç kuvvet ve güce ihtiyaç duyar.
Yapmak istemediğimiz bir şeyi her yaptığımızda enerjimiz düşer!
Depoladığımız iradenin bir kısmı tükenir.
“Dolayısıyla iradeyi çalıştırmak, kasları çalıştırmak gibidir”
“Kullanılan kaynakların yerine yenisini koymalıyız.
Bunun için zaman gereklidir.

Serdar: Stresle başa çıkmaya uğraşmak, kaynaklarımızı tüketir.
Örneğin kan glikoz düzeyimizi takviye edince irademiz güçlenir.
İrade gerektiren bir egzersizi tamamlamadan önce bu işimize yarar.
Şekerli meşrubat içirilen deneklerin egzersiz öncesi iradeleri artar.
Tatlandırıcılı meşrubat içenlere göre iradelerini randımanlı kullanırlar.
(Kaynak: PsychologicalScience, vol 19, p 255).

Can: “Bilinç ve efor gerektiren davranışlarımız ise enerjimizi tüketir.”
Örneğin sigarayı bırakmak zordur.
Sahip olduğunuz iradenin tümünü silip süpürebilir.
Dolayısıyla irademizi güçlendirmeliyiz;
Sigara bırakma sürecinde, depoda yeterli irade kalmaz.
Yeni egzersiz rejimi irade bulamayız.
Sağlıklı beslenme planı için irademiz düşer.

Caner: Sonuç;
Aynı anda hem sigarayı bırakıp!
Hem diyet yapıp kilo veremeyiz!
İkisinde aynı anda başarılı olamayız.
Bu konuda “salam politikası” öneriyorum;
Önce sigara bırakalım.
Sonra kilo vermek için diyet ve egzersize başlayabiliriz.
Bu Akıllı Öfke' nin 10 Kanunuyla uyumludur.
İşe de yarar!

Kemal: Garavan ve ekibinin beyin görüntüleme deneylerine göre;
Pratik yapmak özdenetimi güçlendirir.
Beynimizin eğitimi ise yaşlanmayı durduruyor.
Beynimizin farklı bölgelerini kullanmak irademizi güçlendirir!
Beynimizi kullandıkça özdenetimimiz artar.

Can: Baumeister şöyle diyor;
Özdenetim güçlenirse, yaşamın her alanında irademiz artar.
Yaşamın başka alanlarındaki özdenetimimiz güçlenir.
Örneğin bir egzersiz programına sadık kalmak irademizi güçlendirir.
Başka bir programa da sadık kalmak için bize özdenetim gücü verir.


Caner: New York Üniversitesi’nden Peter Gollwitzer’e göre;
 “Nerede-Ne zaman-ve-Nasıl” planları irademizi güçlendirir.
İsteksizlik, fobiler ve öfke dozunu böyle azaltabiliriz!
Düzgün plan yapmak irademizi güçlendirir.
Özdenetim güçlendirmek, bilinçli zihinsel eforumuzu arttırır!

Kemal: Örneğin;
Her pazartesi, saat 20 de jimnastik salonuna gitme planımız olsun;
Bu öfkemiz azaltır.
Haftanın herhangi bir günü jimnastik salonuna gitme hedefi ise irademizi zayıflatır;
Bu Potansiyel kararsızlığa girer!
Böyle durumda öfkemiz tetiklenir!
Bilinçli bir planlama işe yarar.
Böylece enerji depomuzu tümüyle tüketmeyiz.
Enerjimizi daha hızlı ve daha randımanlı kullanırız.

Serdar: Sonuç olarak,
Sağlıklı, mutlu ve başarılı bir yaşam için;

Akıllı Öfke' nin 10 Kanunu na uygun davranışlarımız hayatlarımızı güzelleştirir.

Can: Özetliyorum:
Genç, yaşlı, kadın, erkek  olarak “Akıllıca Dinleme” yeteneklerimizi güçlendirelim.
Beynin sağ bölgesi sayısal, sol bölgesi duygusal zekâ faaliyetlerini kontrol ediyor.
Her iki bölgenin çalışıyor tutmamız irademizi kuvvetlendirir.
Bilim insanları, sayısal ve duygusal zekâyı yeterli bulmuyorlar!
Sosyal zekâ ve ruhsal zekâ kapasitemizi ölçmeye başladılar. 
Akıllı Öfke' nin 10 Kanunlarıyla farklı konulardaki zekâmızı güçlendiririz.

Serdar: İrademizi güçlendirmek ile kaslarımızı güçlendirmek aynı mantıkla çalışır. 
Küçük de olsa başarılı olacağımız her öz denetim uygulaması irademizi kuvvetlendirir.
Böylece sigarayı bırakmak gibi, daha yüksek irade  gerektiren olaylara gücümüz olur.
Yapmamız gerekense bellidir.

Bizleri kuşatan "öğretilmiş çaresizlik kafesinden dışarı çıkacak ilk adımı atabilme cesaretini gösterebilmektir.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder