“Kral, ülkenin yalancıları arasında bir yarışma açar.
Yalancılar akın akın
saraya gelip yalanlarını söylerler.
Fakat yalanlar ne kadar
akıl almaz olursa olsun!
Kral hep "Olabilir,
niye olmasın..." gibi cevaplar verir.
Böylece hem eğlenir, hem
de bir küp altından olmaz.
Derken kahramanımız
elinde boş bir küple huzura çıkar ve konuşur;
Rahmetli dedeniz bir
savaşa çıkacaktı.
Ancak o günlerde
hazinede yeterli para yoktu.
Dedeniz dedemden bu
küple bir küp altın borç almış.
"Bu borcumu
torunum torununa ödeyecek." diye söz vermiş.
Şimdi, dedenizin borcunu
ödeme zamanı.
Ödemeniz için buradayım.
Kral, "İşte bu
kuyruklu bir yalan!" diye bağırır.
Adam, "O halde
ödülümü alayım," der.
Kral, "Imm şeyy
doğru da olabilir" deyince adam.
"O halde borcunuzu
ödeyin" diye sevinçle bağırır.
Böylece yarışmayı
kazanır.
Masaldaki Akıllı Adam gibi davranabiliriz.
Yapmamız gereken
basittir?
Öfke kolik insanlarla
iletişim kurmanın kanunlarını uygulamak!
Bu öğrenilebilir.
Kızgın/öfkeli/palavracı/yalancılara
“Ret Edemeyecekleri Bir Teklif “im
olacak.
Bu kadar kolay!
Yeter ki, Kazan &
kazan iletişimiyle yola çıkalım.
Kazancımız her zaman bir
küp altın olmayabilir?
Gene de ortaklaşa
kazanmak mümkündür.
Akıllı Öfke' nin 10 Kanunu bilimsel stratejilerden kuvvet alıyor.
Yıllardır tüm dünyada çözümsüz sorunların çözümünde kullanılıyor!
Yıllardır tüm dünyada çözümsüz sorunların çözümünde kullanılıyor!
“Ret Edemeyecekleri Bir Teklif” konusunda bir film önereceğim!
12 Angry Men (12 Öfkeli
Adam)
Sidney Lumet’in ilk
uzun-metrajlı filmi, 1957 ABD yapımı!
Film başlar.
Mahkeme binasının içinde
bir gezintiye çıkıyoruz!
Olayın başladığı mahkeme
salonundayız.
Mahkeme karar aşamasındadır.
Bir erkek çocuk,
babasını öldürmekle suçlanıyor.
Salonda, cinayetin görgü
tanıkları var.
Ayrıca on iki kişiden
oluşan jüri üyeleriyle tanışırız.
Hâkim, mahkemeyi izleyen
on iki kişiden oluşan jüri üyelerine döner.
Oylamaya geçmelerini
ister.
Yasaların gereği son
kararı Jüri verecektir.
Jüri filmin neredeyse
tamamının geçeceği odaya çekilir.
Artık çocuğun kaderi
jürinin elindedir.
Suçlu mu – Suçsuz mu?
Verilecek karar, çoğunun
yaşaması veya ölmesi anlamına gelmektedir.
İlk oylama yapılır.
On bir kişi çocuk için ’Suçlu’
oyu kullanır.
Sadece bir kişi
(sekizinci jüri) ‘’suçsuz’’ oyu kullanır.
Kanunlar kesindir.
Odada bulunan on iki
kişinin oybirliği şarttır.
Çocuk için tamamı suçlu
veya suçsuz demek zorundadır.
Özetliyorum:
Diğer 11 Jüri saldırgan, korkak, aptal öfke
davranışları arasında bocalamaktadır!
Onların “Palavra Hastaları” olduğunu
söyleyebilirim.
Onların her biri, birer
palavracı/yalancı/öfke kolik olduklarını itiraf edeceklerdir.
Bunu oylarını
değiştirerek yaparlar.
Tek bir
Jüri üyesi 11 palavracının ipliğini pazara çıkarmayı başarır.
Peki, bunun stratejisi
nedir.
Sekizinci jüri: ilk
olarak, sanırım konuşmalıyız diye söz alır.
Unutulmaz bir beyin
fırtınası seansına şahit oluruz.
18 yaşında olan bir
çocuk, babasını neden öldürmüş olabilir?
Sekizinci jüri şöyle
der:
Bir çocuğu ölüme
göndermek benim için pek kolay değil!
Diğer 11 kişi ise;
Palavralarında
ısrar etmeyi sürdürürler.
Zihinlerinin şeytan
üçgeni onları sürekli dolduruşa getirir!
Bir çocuğun suçsuz yere
ölebilecek olmasını umursamazlar!
İktidar, güç, bencillik
ve nefret dolu konuşmalar duyarız.
Sürü psikolojisiyle hareket ederler.
Onlar için hayatta değer
verdikleri şeyi itiraf ederler.
Önemli olan, akşamki
maça geç kalmamalarıdır.
Aceleyle karar vermeyi
umursamazlar.
Çoğunluğa hatalı da olsa
sürüden ayrılmamayı güvenli bulurlar.
Dünyayı yöneten küresel şirketlerin
kulaklarına fısıldadığı bencilliğe sığınırlar.
Onlar “Güçsüzü
Ez” dünyasının müritleridir.
Sekizinci Jüri ise çok
farklıdır.
Muhalif, Akılcı
ve merhametlidir.
Olaylara değişik
taraflardan bakar.
Kendinden emindir!
Boş palavralara
karnı toktur.
Saldırgan öfkeye karşın
akıllı öfke söylemlerini sürdürür.
Bu diğerlerini çileden
çıkarır.
Tek tek diğer jüri
üyeleri de “suçsuz” yönünde kararlarını değiştirirler.
12 jürinin tamamı
çocuğun suçsuzluğunda birleşirler!
4Mahşerin
Dört Öfkelisi; Kemal, Can, Serdar, Caner!
Bakalım bu konuda neler düşünüyor;
Serdar: Gündelik hayatta yaşadığım
buna benzer olaylar oldu!
Kemal: Kızgın ve/veya
saldırgan insanlarla iletişim kurmanın teknikleri var elbette!
Serdar: Çevremde duymak istediklerimi duymak isterim.
Görmek istediklerimi
görmeye odaklanırım.
Biraz palavranın kime ne zararı olabilir ki?
Kemal: Ne zaman gerçeklerle
yüzleşsem, bu beni öfkelendirir.
Gündelik yaşantımda
çokça öfke sorunları yaşarım.
Aslında Öfke doğal
bir duygu!
Farkındayım.
Can: Gene de öfkemi artık
kontrol edemiyorum.
T.V seyrederken ayağa
kalkıp bağırmak istiyorum.
Camı açıp bağırmak
istiyorum.
Çok kızgınım, çok!
Buna artık daha fazla
dayanamıyorum."
Can: Saldırgan, Korkak,
Aptal öfkeli davranışlar arasında savrulmaktan usandım.
Akıllı Öfke Kanunlarına ihtiyacım var.
Caner: Öfke kolik olmam, genetik mirasımdan geliyor.
Belki de ailemin
davranışlarını modellemişimdir.
Kemal: Öfkemin kaynağı çocukluğumdan!
Ailemde Saldırgan,
Korkak, Aptal Öfke davranışları fazlaydı.
Öfke kolik davranışları
model aldım!
Serdar: Aileler çocuklara
rol modeli oluyor!
Bilmeden, istemeden
çocuklarına kötü örnek olan aileler var.
Ben buna Öfke
Kolik Yaşam modeli diyorum.
Can: Öfke Kolik bir yaşam
modeli bana göre değil.
Ödediğim bedellere
katlanamıyorum!
Alternatif bir yaşam
modeli istiyorum?
Önerilen teknik ve
stratejileri uygulayabilirim.
Dünya ekonomi ve
siyasetine yön veren kurum ve şirketler umurumda değil!
Onların çıkarları tüket-
at toplumundan yana!
Tüket-At dünyasının küresel
şirketleriyle tanışın!
Serdar: Küresel servetin % 50’
si onlarda!
Hayatımızın,
düşüncelerimizin, davranışlarımızın kontrolü ellerinde!
Kararlarımızı verirken
aklımızı devreye alamıyoruz.
Bizleri 7/24 manuple
etmek için ellerindeki gücü kullanıyorlar.
İşleri bu!
Böylece servetlerine
servet, güçlerine güç katıyorlar.
Bir çıkış yolu
öneriyorum.
Kemal: Olsa olsa dünya
nüfusunun sadece %1 olan bir azınlıktan söz ediyorum.
Ellerindeki güçle
düşüncelerimizi kontrol edebiliyorlar.
Tüket-At dünyasına
ürün/hizmet üreten şirketlerden söz ediyorum.
Onlar 7/24 ensemizdeler!
Onların
çıkarlarının palavra bir yaşamdan yana olduğunu
biliniyor!
Caner: Onlar, palavra
yaşamların finansörleri!
Kazançları buna bağlı!
Kemal: Üstümüzdeki Medya baskısı onların eseri!
Mahalle baskısı
onların izniyle olabilir.
Bu yönde sürekli maniple
ediliriz.
Gene de çıkış yolumuz
vardır?
Düşüncelerimizi onların kontrolünden
alabiliriz, almalıyız da!
Kemal: Kendimiz ve toplum için Akıllı Öfke daha kazançlıdır.
Sevdiklerimiz/sevmediklerimiz
için akıllıca olan budur.
Hepimizin sağlık ve
mutluluğu buna endeksli!
Muhtaç Olduğumuz Kuvvet
yanı başımızda!
Akıllı Öfke Kanunları hizmetimizde!
Bu bir Kazan
& Kazan stratejisidir.
Tüm bağımlılıklardan
kurtulabiliriz!
Şüphesiz uygulama Kararı
Sizin!
Kolaylıklar Olsun…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder