Mahşerin Dört Öfkelisi; Kemal, Can, Serdar,
Caner
“Makyevelizm" konusunu tartışıyor!
Can:
Arkadaşlar
ne dersiniz, gaye vasıtayı meşru kılar mı?
Makyavel
haklı mı, değil mi?
Caner: Yalansız, dolansız, palavra
‘sız bir dünya bana göre mümkün değil!
Kemal: Soru şu! Acaba kim ne zaman,
ne kadar palavra sıkıyor?
Palavraları
gerçeklerden nasıl ayırt ederiz.
Serdar: Cem Yılmaz’ ın bir şovundan
hatırlıyorum;
Yalancı,
“yalan söylemeyi bilene denir” diyordu.
Can: Küçük yaşlardan itibaren kız
çocukları ailelerine yalan söylemek zorunda kalıyor!
Erkek
çocukları oransal olarak daha serbest büyüyor.
Bu
daha az yalan zorunluluğu doğurabilir.
Caner:
Katılıyorum. Kadınlar bu
konuda erkeklerden bir tık ötede!
Yalnız
yeni nesilde bu yavaş yavaş değişmeye başladı.
Can: Geçen yaz tanıştığım bir
kadınla yaşadıklarımı anlatayım;
Tartışmaya
kaldığımız yerden devam ederiz.
Can: Bir Pazar günü, P.B
arkadaşlık sitesindeyim.
“4
yeni okunmamış mesajım var”.
İçlerinden “kuzey
yıldızı” rumuzlu hanım telefon bırakmış.
Gerçek
adı, Leyla!
Tanışmak
istiyor, numarayı çevirdim, konuşuyoruz;
Can: : Leyla merhaba,
ben Can!
Leyla: Tanıyamadım?
Can: Siteden telefon
bırakmışsınız?
Leyla: Nasılsınız?
Ben: Konuşalım mı, yazmak zor!
Leyla: Olur
Aradım,
konuşup anlaştık!
Cuma
akşamına yemek için sözleştik!
Cuma
akşamı geldi, Ataköy sahilde oturduk.
Kahveler
içildi, fallara bakıldı.
Leyla beni beğendi, ben de
onu!
Can: İkimizde medeni insanlarız.
Böyle
kafelerde çay, kahve içerek saatler harcamak zaman kaybı değil mi?
O
kadarda genç sayılmayız, bir fikrim var, gel yazı tura atalım?
Tura
gelirse bana yazı gelirse sana gidelim?
Yaşadığımız
yerleri görelim.
Arkadaşlarımız,
ailemiz, dostlarımızla tanışmadan, birbirimizi nasıl tanırız?
Nasıl
fikir?
Leyla: Çok hızlısın!
Ben
erkeklere artık güvenmiyorum.
Palavralarından/Yalanlarından
bıktım, usandım.
Başıma
gelen son olaydan sonra!
Can: Ne geldi başına?
Leyla: Hikâye şöyle;
Ablam internetten bir
adamla tanıştı.
Her
şey yolunda gider ve evlenirler,
Onlar
şimdi mutlu ve huzurlu!
Arkadaşlık
sitelerine “sen de üye ol” ol diye tutturdu.
Ne
zamandır başımın etini deyip duruyordu.
En
sonunda geçen ay bende üye oldum.
İlk
gün 97 erkekten mesaj geldi.
Şoktayım,
içlerinden pilot olduğunu söyleyen birini seçtim.
Ona
cevap yazdım!
Adı Ayhan!
Leyla: Ayhan ile
mesaj ve resim paylaşıp ardından buluştuk.
Yalnız
Ayhan tekin biri değil gibi geldi!
Sitedekiler,
WHATS APP’ da resminden farklıydı.
Birde
pilot olduğunu söylüyor.
Ama
konuşmalarından pilota hiç de benzemiyor.
Pilotlar
neye benziyor ise?
Leyla: Ayhan’ı
sıkıştırınca, baklayı ağzından çıkarır.
İkiz
kardeşi de siteye üyedir.
Kardeşi
siteden bir hanımla nişanlanır!
Siteye
girmeyi bırakınca, şifreyi Ayhan’a verir.
Anlatılanlar
bana karışık geldi!
Konuyu İzmir’de
oturan ablama açtım.
Ablam
hosteslik yapıyor, Ayhan’ ı sorgulamaya karar verdik.
Hangi
ülkelere, hangi şehirlere uçuş yaptığını öğrenmemi istiyor!
Kabul
ediyorum.
Günler
geçer, bir gün Ayhan’la sahilde yemekteyiz.
Ayhan: Ne zamandır
görüşüyoruz, birbirimizden hoşlandık, etkileşim güzel.
Buna
rağmen bir kere bile misafirliğe/kahve içmeye davet etmedin.
Üzüldüm!
Leyla: Hadi ben düşünmedim.
Sen
de beni davet etmedin?
Ayhan: Çoktan ederdim de,
biliyorsun, annem/babamla yaşıyorum.
Ayhan
yalan söylüyor.
19 yaşında
üniversiteye giden oğlu var, onunla yaşıyor!
Aynı
evde yaşadığını Leyla iş işten
geçince öğrenecektir.
Ayhan: Bir ay sonra yazlığa
gidecekler, ancak o zaman seni davet etmek istiyorum.
Bu
arada senin özlemine nasıl dayanırım, bilemiyorum.
Leyla: Gerçek
mi? Beni o kadar çok mu seviyorsun?
Gelip
geçici bir şey olmasın?
Beni
üzeceksin diye korkuyorum. Bundan emin olmalıyım!
Ayhan:
Aşkım,
benden nasıl şüphe edersin?
Biliyorsun,
hayatımın tek kadın sensin.
Ömür
boyu sürmesi tek dileğim!
Yazlık
dönüşü konuyu annelere açacağım.
Onlarda
ne zamandır, evlenmemi istiyor, çok sevinecekler!
Ayhan: Canım,
Ayhan
ellerini Leyla’ nın ellerinin üzerine koyar.
Gözlerinin
içine sevgiyle bakar.
Leyla: Beni sevdiğinden emin
olmalıyım!
Niyetin
ciddi ise, bana gidebiliriz.
Yalnız
dikkatli olalım.
Malum komşular görmesin.
Yan
odada kardeşim yatıyor.
Kapıyı
açık bırakacağım!
5
dakika sonra da sen de çıkarsın!
Ayhan: Merak etme canım,
dikkatli olurum!
Ayhan’ ın kullandığı araçla Leyla’
nın yaşadığı evin önüne gelirler.
Ayhan arabayı park eder.
Arabadan
önce Leyla iner.
5
dakika sonra Ayhan arkadan binaya çıkar,
Ayhan
ve Leyla nihayet baş başa kalırlar.
O
gece Ayhan ve Leyla birlikte olurlar.
Ayhan
yorgunluktan uyuyakalır.
Leyla
erken kalkar, kahvaltıyı hazırlamaya koyulur.
Kahvaltı
saat 10 gibi hazırdır.
Leyla
tam Ayhan'ı uyandırmaya gidecekken odanın kapısı açılır.
Ayhan uykulu gözlerle
kapıdadır.
Leyla’
ya günaydın der. Aceleyle tuvalete yönelir.
Çıkınca
ayılmıştır. Kahvaltı masasına doğru yönelir.
Ayhan: Günaydın bir tanem,
uyandırmamışsın?
Leyla: O
kadar güzel uyuyordun ki, uyandırmaya kıyamadım.
Aşkitom…
Ayhan
masaya otururmuştur ki, birdenbire leyla’ nın kardeşinin yattığı odanın
kapısının açılır.
Leyla’
nın erkek kardeşi kapıdadır!
Ayhan
görünce irkilir!
Leyla’
nın kardeşi!
18-20
yaşlarında, Ayhan’ dan 10-15 cm. daha uzundur.
185
boy 90 kilo, iri kıyım bir genç!
Uykulu
gözlerle odaya bakınıp kahvaltıya oturur.
Ayhan, kahvaltı yaparken Leyla’
nın kardeşiyle göz göze gelirler.
Ayhan
şaşkınlık ve korkuyla karışık mırıldandır” Günaydın”…
Leyla: kardeşine dönerek bağırır!
Kardeşine
fırçayı kayar!
Sen
ne zaman adam olacaksın?
Günaydın
yok mu? Selamsızda mı oturuyorsun?
Leyla’
nın kardeşi başı
önünde, fısıltıyla yarım yamalak mırıldanıyor;
“Günaydın”
Leyla’
nın kardeşi
başını hafifçe kaldırıp, Ayhan’ a
doğru bakar!
Bu
sefer daha yüksek sesle, “Günaydın”
der.
Leyla
Ayhan’a sorar:
Aşkım
çayını koydum, yumurtan nasıl olsun?
Ayhan: Az pişmiş olabilir
tatlım.
Ayhan, Leyla’ nın erkek
kardeşiyle tanışması böyle gerilimli olur.
Ayhan korkuyla karışık bir telaş
için girer.
Aman
bir tatsızlık çıkmasın diye iç geçirir.
Sanki
bir an önce kaçma peşindedir.
Lokmalar
boğazına düğümlenmiştir.
Kaçamıyor
da!
Leyla, bu arada sürekli bir şeyler
yemesi için Ayhan’ ın önüne bir şeyler koymaktadır.
Sonunda
Leyla kardeşi, kahvaltıdan birkaç yudum alıp kalkar.
Hızlıca
odasına girerek, çabucak giyinip evden çıkar.
Sonunda
Ayhan’la Leyla baş başa kalırlar!
O
anda birden ablasının söyledikleri Leyla’
nın aklına gelir.
Leyla, Ayhan’
ın yalan söylediğini düşünmeye başlamıştır.
Ayhan,
pilot falan değil
diye içime kurt düşüverdi?
O
anda ablamın öğrettiği tuzak
ve yanlış birkaç soruyu Ayhan’
a yöneltmeye karar verdim.
Leyla: Aşkım,
sen her ülkeyi geziyorsun.
Sen
daha bilirsin!
…
Sadece
havacılık sektöründekilerin bilebileceği birkaç soru soruyorum.
…
Soruların
cevaplarını duyduğumda başımdan aşağı kaynar sular dökülüyor.
Hepsinden
saçma, sapan cevaplar aldım.
Değil
bir pilotun bir ilkokul öğrencisinin bile bilebileceği sorulara Ayhan’ dan aptalca
karşılıklar geliyor!
Artık
hiç şüphem kalmamıştı.
Tesadüfen
de olsa, bir tane bile doğru cevap alamayınca sonunda patladım.
Leyla
Ayhan’a dönerek bağırmaya başlar;
Sen
niye bana yalan söylüyorsun!
Senin
pilotlukla alakan bile yok.
Dürüst
ol bana;
gerçekte kimsin sen?
Ayhan, kekeler, yüzü kızarır
ve bocalayarak kem küm eder.
Sonunda
itiraf etmeye karar verir;
Haklısın!
Seni
kaybetmek istemediğim için yalan söyledim.
Pilot
olan ben değilim, pilot olan abim.
Ben
onun şifresiyle siteye girmiştim.
Aynı
yumurta ikiziyiz.
Resimlerimiz
çok benziyor.
Sorun
çıkmayacağını düşünmüştüm.
Gerçekte
özel bir şirkette temizlik elemanıyım…
Bu
lafları duyar duymaz Leyla’ nın öfkesi tavan yapacaktır.
Sofra
örtüsünü kenarından kavrar!
Üstündeki
kahvaltılıkları Ayhan’ ın üstüne boca eder.
Ardından
Leyla, aynı kızgınlıkla, gece beraber kaldıkları odaya dalar.
Ayhan’ ın kıyafetlerini hırsla bir
poşete doldurur.
Daire
kapısını açarak, merdivenlerden aşağı fırlattır.
Sonrasında
Leyla, kendimi tamamen kaybedecektir.
İt,
uğursuz, köp.k, p…enk gibi ağzıma gelen küfürleri saydırır.
Ayhan’ ın dili tutulmuştur, şoktadır.
Leyla
mutfaktan ekmek bıçağını kapar
Leyla: Derhal evimi terket, yoksa
bu bıçağı sana saplarım.
Ardından
imdaaaaaaaaaaaat diye avazı çıktığı kadar bağırmaya başlar.
Ayhan’ güç bela kendini kapı dışarı atar.
Leyla kapıyı Ayhan’ ın suratıma çarpıp, kilidi
üç defa çevirir.
Can:
İşte arkadaşlar, Leyla’ nın bana anlattıkları burada bitiyor.
Şimdi bu olayı konuşalım!
Caner: “Hollandalı psikolog ALDERT VRİJ der ki;(1)
Her yalancı iyi bir Makyavelist sayılır.
İnsanları yönlendirmede oldukça başarılılar.
Serdar: Bende geçmişe baktığımda kendimi bir Makyavelist
olarak görüyorum.
Ama benimkisi “Faydacı
Yalancılık”.
Bir bakıma pembe yalan diyebilirim.
Yalan söylerken genelde, hiçbir şeyden korkmam ve
endişe duymam.
Can: Geç bu palavraları.
Yalanın
pembesi mi olurmuş?
Çoğu Makyavelist gibi senin de işin gücün sürekli
dolap çevirmek!
Sürekli yalan, dolan Planları kurguluyorsun.
Caner: Bende Makyavelist olabilirim.
Konuşurlarken
insanları etkim altına almayı severim.
İnsanlar etkim altındayken, son derece rahat davranırım.
Öz güvenim yüksektir.
Kemal: Ben sizlerden farklıyım.
Yalan söylerken doğrudan çok fazla uzaklaşmam.
Genelde
doğruyu eğip, büken yalanlar söylemekte
ustayımdır.
Serdar: Onu bende yaparım.
180 derecelik yalanlarda genellikle daha inandırıcı
oluyorum.
Bu bende daha az bilişsel çaba gerektiriyor.
Can: Ben iyi bir yalancı olarak, bu hassas ayarlarda
dikkatliyimdir.
Serdar: Sıradan insanlara göre zekâmı iyi kullanırım.
Bu yüzden inandırıcıyım.
Zekâm sayesinde üzerime binen bilişsel yükü kaldırabiliyorum.
Can: usta bir yalancıyım. Bunu söylediğim
yalanın doğurduğu zor durumlara dayanıklı olmamdan anlıyorum.
Zekâmı kullanarak zor durumlardan yara almadan kurtulmayı
başarırım.
Caner: Her yalancı
gibi hızlı düşünmekle öğünürüm.
Bir yalancı
asla duraksamamalı!
Hım mm, gibi dolgular benim kitabımda yazmaz!
Bunlar dinleyicilerde kandırılıyormuş kuşkusunu
doğurur.
Kemal: Hızlı düşünen bir palavracı ve
yalancı olarak dikkat çekmediğimi söyleyebilirim.
Tek ayağım üzerinde onlarca yalan kıvırabilirim.
Kimse de anlamaz.
Can: Genede bir gün çoğu yalancının
akıbetinden kurtulamayacağımı biliyorum.
Bende “bir kendim ettim kendim buldum” durumu yaşayacağım.
O gün gelmeden Akıllı
öfkenin 10 kanunu nu uygulamaya geçmeliyim.
Serdar: Her gün beni baştan çıkartıcı
unsurlarla karşılaşıyorum.
Akıllı
öfkenin 10 kanununu uygulamaya başladım. Baştan çıkarıcı
unsurlarla mücadele etmeme yardımcı oluyor.
Akıllı
öfkenin 10 kanunu
iradeyi güçlendirmeye başladı.
Öz
denetimimin sağlam bir temele oturduğunu düşünüyorum.
Serdar: Yukarıdaki olayda Ayhan
kendisini pilot olarak tanıtıyor.
Ayhan’
da özgüven eksikliği var.
Gündelik
hayat ve birliktelikler böyle yürümez.
Kemal: Ben öz güven eksikliğimin
nedenini reddedilme kaygılarımda görüyorum.
“Mesela
öz güven eksikliğim nedeniyle beraberlik kurmam gittikçe zorlaşıyor.
Örneğin
evde eşimin dikkatinin dağınıklığı bende ret edilme korkusu yaratıyor.
Eşim
beni reddediyor diye yorumluyorum!
Bunu
sorun yaparım.
Oysa
eşim ve/veya sevgilim yorgun olmasından dolayı bana karşı ilgisiz
olabilir”
Caner: Kendimizdeki öz güven
eksikliğini fark etmeye odaklanmayı öğrendim.
Böylece
başkalarının davranışlarını daha dikkatli yorumlamaya başladım.
Empati
gösterince ılımlı ve mutlu ilişkiler yaşamaya başladım.
Serdar: Olayımızda Ayhan
reddedilme korkusundan kendini pilot olarak tanıtıyor.
Sözün
özü, yalancılar, palavracılar, narsistler de öz güven eksikliği görülür.
Reddedilme
korkusundan palavralara ve yalanlara sarılırlar.
Kemal:
Can da özgüven
eksikliğinden kendini bekâr olarak tanıtıyor.
Caner: Geçmişte sürekli olarak
reddedilirdim.
Palavra
ve Yalanlarımla artık daha az reddediliyorum.
Yeni
ilişkiye girerken reddedilme korkum olmuyor!
Özgüven
eksikliğim aklıma gelmiyor.
Eskiden
sürekli özgüven eksikliği hissederdim.
Öylece
kısır döngüye girerdim.
Reddedilme
korkum körüklendi!
Ben de
daha çok yalan ve palavra söylemeye başladım.
Caner: Artık
başkalarının
davranışlarını duygudaşlık kurmaya çalışıyorum.
Reddedilmiş
olma korkusunun körüklediği saldırgan ve yıkıcı dürtüleri frenliyorum.
Böylece
olumlu ilişkiler kurmaya başladım.
Akıllı
Öfke' nin 10 Kanunu No.9
Birbirimizi
Akıllıca Dinleyelim.
Empati
kuralım!
Amaç
kavga değildir.
Öfkenin
kök nedenini yakalayalım!
Can: Mutlu ilişkiler kurdukça,
reddedilme korkum azaldı.
Öz
güvenim sağlamlaştı.
Serdar: Anlayışlı ve destek veren eşimin
yardımını da söylemeliyim
Eşim,
zaman içinde benim, öz güven eksikliğini azalttı.
Akıllı
Öfke' nin 10 Kanunu No.8
KAİZEN
Uygulayalım!
Korkularımızı
Unutalım.
Yaşam
Değerlerimiz için yaşayalım!
Kemal: Düşük öz güven için doğrudan
bir tedavi yöntemi olduğunu düşünmüyorum.
Serdar: Bu konuda herhangi bir
çalışma bilmiyorum.
Düşük
öz güven aşısı veya hapı ne yazık ki yok.
Caner: Kaliforniya Üniversitesi’nden
Doçent Dr. Özlem Ayduk konuyu şöyle açıklıyor;(2)
Dürtüsel
davranışların dizginlenmesinin önemine dikkat çekmiştir.
“Kendilerini
sevmeyen ve saygı duymayan özgüveni düşük insanlardan olmayın!
Düşük
özgüvenliler, davranışlarıyla başkalarının kendilerini sevmelerini
engellerler.
Onlara saygı
duyulmasının önünü tıkarlar.
Bu
da tam anlamıyla ‘kendim ettim, kendim buldum’ durumudur.”
Kemal: Rus tiyatro yazarı ve modern
kısa öykülerin kurucularından Anton Çehov’ un bir öyküsü var!
“Memurun
Ölümü” isimli kısa bir öyküsü bu!
Yazar
İvan Dimitriç Çerviakov!
Korkak
ve/veya aptal öfkeli biridir.
Çerviakov,
bir tiyatro temsili sırasında aniden hapşırır.
Önünde
oturan amirinin üzerine tükürüğünün bulaşmış olabileceğini düşünür.
İlk
özrünün yeterince anlaşılmadığından kaygılanır.
Amirini
bıktırıncaya kadar defalarca özür diler.
En
sonunda korktuğu başına gelir:
Kovulur.
Evine
döner, kanepeye uzanır ve üzüntüsünden ölür.
Çerviakov
tipik bir özgüven eksikliği kurbanıdır.
Serdar: Neyse ki özgüven eksikliği
Çerviakov’da olduğu gibi herkesi öldürmez ama süründürebilir.
Allah’ tan İnsanlar üzerinde aynı
öldürücü etkiyi yaratmaz…
Caner: Şahsen öz güveni eksik
insanlardan uzak dururum.
Durduk
yerde hem onu, hem kendimi öfkelendirmenin
önüne geçerim.
Can: Öz güven eksikliğim yüzünden, başkalarının davranışlarını
yanlış yorumladığım olmuştur.
Birtakım
yanlış sonuçlara varıp, istenmeyen hadiseler yaşadım.
Bunlar
günlük ilişkilerine zarar verdi.
Akıllı Öfke' nin
10 Kanunu No.5
Öfkeye Karşı
Sünger Olmayalım.
Teflon
Olalım. Günde 10.000 karar hedefimiz Olsun.
Serdar: Özgüvensiz biri olarak, en
hafif bir reddedilme durumunda bile aşırı tepki vermeye son verdim.
Artık
uygunsuz davranışlar sergilemeyi bıraktım.
Akıllı
Öfke' nin 10 Kanunu No.10
Çözüm
odaklı iletişim kurulur.
Ret
edilemeyecek bir teklif yapılır.
Sonuçta
kazanan Akıllı öfkemiz olacaktır!
Önümde
mutlu ve huzurlu bir yaşam beni bekliyor.
Devam
edecek…
(1)
www. forum.shiftdelete.net/threads/iyi-yalancilarin-sahip-oldugu-18-ozellik.
(2) Reyhan Oksay New Scientist, 13 Eylül 2008;
well.blogs.nytimes.com/2007/12/06/how-to-boost-your-wi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder